Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Bir gece ansızın Gazze’ye de gireriz, İsrail’e de gireriz’ dedi. Ancak kendisine şunu hatırlatmak istiyoruz Yeniden Refah Partisi olarak; ‘Bir gece ansızın İsrail’e giremeyiz’ çünkü her şeyden önce bizim kendi topraklarımızdaki Kürecik Radar Üssü bizim geleceğimizi önceden İsrail’e haber verir” diyerek iktidara Kürecik üssünün kapatılması çağrısını yineledi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’na hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.
İYİ Parti Genel Merkezinde gerçekleşen ve yaklaşık 40 dakika süren ziyaret sonrası 2 lider basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
İYİ Parti lideri Dervişoğlu ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirirken iade-i ziyarette de bulunacaklarını belirtti.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ise Türkiye’nin gündemiyle ilgili meselelerde fikir alışverişi ve değerlendirmelerde bulunulduğu ve Dervişoğlu’nun da ifade ettiği gibi önümüzdeki süreçte de İYİ Parti ve Yeniden Refah Partisi arasında bu görüşmelerin devam etmesi, Türkiye’nin, milletin hayrına olacak noktalarda fikir alışverişi ve birlikte hareket edilmesi gibi konularda görüşmeler yapıldığını söyledi.
‘Siyonist katil rejim artık sona yaklaşmıştır’
Hamas lideri İsmail Haniye’nin şehid edilmesinden dolayı duydukları üzüntüyü de ifade eden Erbakan, bu vahşi saldırıyı kınadıklarını belirterek şöyle konuştu:
“Tüm Filistin halkına ve bütün İslam alemine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Dün oğlu Abdüsselam Haniye ile telefonda görüşerek taziyelerimizi kendisine ilettik. Bugün de akşam saatlerinde yarın Doha’da kılınacak cenaze namazına iştirak etmek üzere heyetimizle birlikte Katar’a hareket edeceğiz. Tabi bu vahşi saldırıyı Yeniden Refah Partisi olarak lanetliyoruz. İnşallah bunlar artık Siyonist katil rejimin sona yaklaştığının göstergeleridir.”
‘ABD’den dost olmaz’ sözü bir kez daha kanıtlandı
Amerikan Kongresi’nde katil bir soykırımcının alkışlanmasının insanlık adına utanç verici bir olay olduğunu ifade eden Erbakan, İsrail Dışişleri Bakanı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tehdidinin de kabul edilemez olduğunu belirtti:
“Milli Görüş olarak 55 seneden beri ‘Amerika’dan dost olmaz’ sözümüzde ne kadar haklı olduğumuz, ‘Amerika Siyonizm’in emrindedir’ sözümüzde ne kadar haklı olduğumuz, ‘Amerikan yötemimi bizim stratejik dostumuz olamaz’ tezimizde ne kadar haklı olduğumuz bu sahneyle ortaya çıkmıştır. Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas’ın 15 Ağustos’ta TBMM’ye davet edilmesi ve bir konuşma yapacak olması olumlu bir gelişmedir bize göre. Tabi bu süreçte İsrail Dışişleri Bakanının Sayın Cumhurbaşkanımıza aslında bütün Türkiye’ye yönelik sarf ettiği çirkin ifadeleri, haddi aşan ifadeleri kınadığımızı ifade etmek isterim”
İktidara ‘Kürecik Kapatılsın’ çağrısı
İsrail’e karşı atılacak adımlarda Kürecik Radar Üssü’nün kapatılmasının önemini bir kez daha vurgulayan Erbakan, sözlerine şöyle devam etti:
“Tabi Sayın Mahmud Abbas’ın burada konuşma yaptırılmasının yanından Yeniden Refah Partisi olarak uzun zamandan beri ifade ettiğimiz Kürecik Radar Üssü’nün kapatılmasıyla ilgili gerekli girişimlerin iktidar tarafından yapılmasını istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bir gece ansızın Gazze’ye de gireriz, İsrail’e de gireriz’ dedi. Ancak kendisine şunu hatırlatmak istiyoruz Yeniden Refah Partisi olarak; “Bir gece ansızın İsrail’e giremeyiz çünkü her şeyden önce bizim kendi topraklarımızdaki Kürecik Radar Üssü bizim gireceğimizi önceden İsrail’e haber verir. Bu nedenle NATO üyeleri olan İngiltere ve Amerika aracılığıyla bir NATO üssü olan Kürecik Radar Üssü’nden alınan bilgilerin İsrail ile paylaşılması dolayısıyla aslında kendi topraklarımızda İsrail’in bu füze kalkanına ve istihbaratına destek olmuş oluyoruz. Bu vebalden kurtulmamız gerekir, Kürecik Radar Üssü’nün kapatılması gerektiğini bu gelişmeler sonrasında bir kez daha ifade ediyorum”
‘Paralar bir avuç imtiyazlıya ve faize gidiyor’
Türkiye’deki açlık sınırı ve yoksulluk sınırını değerlendiren Erbakan, “Bugün Türkiye’de açlık sınırı 20 bin 700 liraya gelmiş, yoksulluk sınırı 62 bin lirayı aşmış bu hesaba göre Türkiye’de halkın yüzde 45’i açlık sınırının altında gelire sahip, yüzde 85’i yoksulluk sınırının altında gelire sahip. Emekliler ve asgari ücretliler açlık sınırının altında ve milyonlarca insan da yoksulluk sınırının altında. Türkiye’de evine ayda 62 bin TL’nin üzerinde gelir giren kaç hane var işte Türkiye’nin yüzde 15’i bunun dışındaki yüzde 85 bugün yoksul en son yapılan ciddi araştırmalarda da AK Parti seçmeninin dahi yüzde 65’inin ekonominin kötü yönetildiğine inandığını ortaya koydu. MHP seçmenin yüzde 67’sinin ekonominin iyi yönetilmediğine inandığını ortaya koydu ve Türkiye’de halkın yüzde 86’sının ekonominin iyi yönetilmediğine inandığını ortaya koydu. Yani açlık kısırının altında ve yoksulluk sınırının altındaki kesim olan yüzde 85’lik, yüzde 86’lık kesim haklı olarak, doğal olarak ekonomi iyi yönetilmiyor diyor. Tabi neden böyle söylüyor? İmkanlar her zaman söylediğimiz gibi kamudaki israfa, bir avuç imtiyazlı holdinge ve faiz ödemelerine gidiyor. Bu imkanlar 1,4 trilyonluk bir imkan kur korumalı mevduat hesabı sahiplerine gitti. Bu sene 1.5 trilyon TL faize gidecek, 163 milyar TL garanti ödemesi ile imtiyazlı Holdinglere para aktarılacak ve yine bu senenin bütçesinden 1.65 trilyon lira kurumlar vergisi ve gelir vergisi muafiyeti yapıldı. Bu da büyük ölçüde bir elin parmakları kadar imtiyazlı holdingin vergi muafiyetlerine sağlanmış olacak. Böyle olunca bu trilyonlar imtiyazlı holdinglere kur korumalı mevduata israfa ve faize gittiği için de dar gelirliye, emekliye, çiftçiye, işçiye imkan kalmıyor bu sistemin adı borç faiz zam vergi ekonomisidir. Paylaşımlı adalet yoktur. Önce millet, önce ezilenler anlayışı yerine; önce imtiyazlılar anlayışının hakim olduğu bir sistemle karşı karşıyayız. Bu sistemin düzelmesi gerekiyor. Acilen düzelmesi gerekiyor. Borç faiz zam ve vergiye dayalı bu ekonomik modeli yerine üretime istihdama ihracata dayalı bir ekonomi modelinin mutlaka hayata geçirilmesi, paylaşımda adaletin sağlanması ve önce imtiyazlar anlayışı yerine önce millet anlayışının hakim olması gerekiyor” diye konuştu.
“SGK borcunu şimdi tahsil etmek, AK Parti’ye oy vermeyenleri cezalandırmaktır”
Son günlerde gündeme gelen belediyelerin SGK borcu ve bazı belediyelere haciz gelmesi konusunu da değerlendiren Erbakan, “İktidar yerel yönetimlerdeki seçimlerde görmüş olduğu büyük hezimet sonrasında Türkiye genelinde yüzde 70’lik kısımda yerel yönetimleri, yerel iktidarı kaybetmesi sonrasında birdenbire aklına belediyelerin SGK borçları geldi. 20 senedir AK Partili belediyelerin yapmış olduğu bu borçlar tahsil edilmezken şimdi belediyeler el değiştirip muhalefet muhalefet partilerine geçince bu borçların tahsil edilmesi akla geldi. Bu aslında hem muhalefet partilerine hem de bu belediye seçimlerinde bu partilere oy veren seçmeni cezalandırmak manasını taşıyor. Çifte standart bir yaklaşım ve bu yaklaşımı kabul etmediğimiz kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Gerekirse haciz yoluna giderek belediyelerin hizmet edemez hale getirilmesini de içeren bu düzenleme haksız çifte standartçı ve samimiyetten uzak bir yaklaşımdır. Elbetteki kamu alacağını tahsil edilmesi lazım ama bu kamu olacağının 90 küsür milyar TL olduğu ifade ediliyor bu 90 küsür milyar lirayı imtiyazlı holdinglere verilen paydan kesin, gelip de belediyelere hizmet edemeyecek noktaya getirmeyin. Kaldı ki kamu alacağı tahsil edilecekse 20 seneden beri bu belediyeler AK Partili belediye iken neden bu olacak tahsil edilmedi? Bu durumu da milletimizin takdirine sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Fındık alım fiyatının en azından 200 TL seviyesinde olmalı”
Çiftçinin çektiği sıkıntıyı da gündeme getiren Erbakan, fındık fiyatına ilişkin iktidara şöyle seslendi: “Fındık üreticilerinin endişeli bekleyişi sürüyor. Yaş çay fiyatlarındaki iktidarın beklentilerin çok altındaki açıkladığı fiyat arpa ve buğday fiyatlarında yine iktidarın beklentilerin çok altında açıklamış olduğu fiyat doğal olarak fındık üreticilerini de endişeye sevk ediyor. Fındık üreticileri maliyetler ve enflasyon girdi maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda 160 ila 165 liralık bir alım fiyatının aşağısına bu sene kurtarmayacağını ifade ediyorlar. Biz de Yeniden Refah Partisi olarak bu sene fındık alım fiyatının en azından 200 TL seviyesinde olması gerektiğini buradan ifade ediyoruz. İktidara milyonlarca fındık üreticisini enflasyona ezdirmeyin iki tanesi yabancı olmak üzere üç tane dev şirkete bu fındık üreticilerini mahkum etmeyin ezdirmeyin ve merhum Erbakan hocamızın 54. hükümet döneminde fındık alım fiyatına yapmış olduğu artışı hatırlayın çağrısını yapıyoruz”
“2025 yılının sonbaharında bir Erken seçim gündeme gelebilir”
Bir gazetecinin ‘erken seçim’ tartışmalarına ilişkin sorusunu da yanıtlayan Erbakan; “‘Bir Pehlivan‘ın mindere çıkışından durumu belli olur’ diye rahmetli Erbakan hocamız söylerdi. Bir ekonomi yönetiminin bir iktidarın ilk 100 gününden ne yapıp ne yapamayacağı belli olur diye ifade ederdi ve şimdi Haziran 2023 itibari ile göreve başlamışlar bu önümüzdeki Haziran‘da 2025’te 2 senesini bu ekonomi yönetimi doldurmuş olacak. O zamana kadar da herhangi bir iyileşme olmazsa ki göstergeler olmayacağını gösteriyor öyleyse 2025 yılı içerisinde 2025 yılı sonbaharında belki bir erken seçimin olup olmaması konusunun tartışılması gereklidir diye düşünüyorum. Eğer 14 Mayıs’ta 28 Mayıs’ta AK Parti ilk defa iktidara gelmiş olsaydı o zaman evet hemen bir erken seçime kalkışmayalım denilebilirdi ama AK Parti iktidarı dediğim gibi bu önümüzdeki ilkbaharda 2025’te 23 yılını doldurmuş olacak ve yeni ekonomi yönetimi de 2 senesini doldurmuş olacak. İki sene parlamenter sistemdeki koalisyon hükumetleri döneminde gayet de uzun bir hükümet dönemidir. Buna rağmen bir gelişme bir iyileşme olmazsa gerçekten de milletin dayanacak gücü kalmamıştır. Bir erken seçim gündeme gelebilir. Bununla ilgili şunu da ifade etmek isterim bugün enflasyonda dünya üçüncüsü hale gelmişiz, önümüzde Arjantin ve Suriye var Avrupa birincisi haline gelmişiz, gıda enflasyonunda dünya şampiyonu haline gelmişiz. Dünyanın en pahalı eti, en pahalı akaryakıtı, en pahalı elektriği doğalgazı bütün bunlarla milletin dayanacak gücü kalmamış ve yeni ekonomi yönetimi de iki sene içerisinde bir düzeltmeye gidemezse öyleyse bir erken seçim gündeme gelebilir diye düşünüyoruz”