Yeniden Refah Partisi lideri Dr. Fatih Erbakan Giresun’da yaptığı açıklamada, “Emeklinin, işçinin ve asgari ücretlinin de adım atacak hali yok. Bu nedenle Türkiye’nin bir erken seçimi gündemine alması ve 2025 yılının sonu veya 2026 yılının ilkbaharında bir erken seçimle mutlaka siyasette bir değişikliğin gerçekleşmesi lazım. Hem millet yoruldu ve bunaldı hem de iktidar yoruldu, yıprandı ve mental yorgunluk hat safhaya çıktı. Artık aktörlerin değişmesi lazım. Bir değişikliğin gerçekleşmesi lazım. Bunu milletimiz ziyaretlerimizde açık bir şekilde ifade ediyor.” İfadelerini kullandı.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan Giresun’da partisinin il teşkilatı tarafından düzenlenen kahvaltı programında basın mensupları ile bir araya geldi.
Erbakan burada yaptığı konuşmada halkın en önemli gündeminin geçim derdi ve yoksulluk olduğunu belirterek mevcut yönetimin bu sorunları çözmekten çok uzak olduğunu söyledi.
“Milletimiz artık bir değişim istiyor”
Vatandaşın dünyanın en düşük asgari ücretlerinden biriyle geçinmesinin mümkün olmadığını söyleyen Erbakan, iktidarın da artık yorulduğunu ve yıprandığını belirterek şöyle konuştu:
17 bin lira alan bir asgari ücretlinin bu parayla evinin kirasını, elektriğini, doğalgaz faturasını ödemesi, çoluğunun çocuğunun beslenme çantasına bir şey koyabilmesi, üstüne başına mont alabilmesi okulların başladığı bu günlerde mümkün değil. Avrupa ülkelerindeki en düşük asgari ücretin alım gücü günden güne düşüyor. Emeklilerin durumu hepten perişan. Dondurmanın kilosunun bin lira, pastırmanın kilosunun bin 600 lira, çeyrek altının 5 bin lira tam altının 20 bin lira olduğu bir yerde emeklinin durumunu varın siz düşünün. Böyle bir ortamda yaşıyoruz. Çiftçinin durumu farklı değil. Fındığın memleketi Giresun’dayız. Ziraat odasının açıkladığı fındığın maliyeti 147 lira iken devlet alım fiyatını 135 lira olarak açıklıyor. Fındık üreticisi fındığı 115 liraya satabiliyor. Hem yüksek bir fiyatla fındığın alınmasını sağladı hem de fındık üreticisini, Karadeniz insanını bir avuç tüccarın insafına mahkum etmedi. Şimdi bu ortamda çiftçinin ve köylünün adım atacak hali yok. Emeklinin, işçinin ve asgari ücretlinin de adım atacak hali yok. Bu nedenle Türkiye’nin bir erken seçimi gündemine alması ve 2025 yılının sonu veya 2026 yılının ilkbaharında bir erken seçimle mutlaka siyasette bir değişikliğin gerçekleşmesi lazım. Hem millet yoruldu ve bunaldı hem de iktidar yoruldu, yıprandı ve mental yorgunluk hat safhaya çıktı. Artık aktörlerin değişmesi lazım. Bir değişikliğin gerçekleşmesi lazım. Bunu milletimiz ziyaretlerimizde açık bir şekilde ifade ediyor. İnşallah bizde bu iktidarı gerçekleştirmek için iki koldan çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bir tanesi belediyemizin yapacağı hizmetler, bizi milletimizin gözünde daha da yukarıya taşıyacak. Belediye yönetiminde milli görüş farkını ortaya koyduğumuz zaman milletimiz merkezi hükümeti de bizlere teslim etmek için daha rahat bir şekilde hareket edecek.
“Kınayarak, lanetleyerek Gazze’deki katliamı durduramayız”
Konuşmasının sonunda Gazze meselesine de değinen Erbakan için iktidar tarafından gerekli adımların atılmadığını ifade ederek, “İsrail terör şebekesinin yapmış olduğu vahşetler bildiğiniz gibi artarak devam ediyor. Herhangi bir yaptırım ortaya konulmadığı sürece kınayarak, lanetleyerek, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kürsüden çok üst perdeden konuşmalar yaparak, bu zulmün, katliamın önlenebilmesi mümkün değil. Bunu açıkça gördük” şeklinde konuştu.
“Gazze ve Lübnan’dan sonra sıra Türkiye’ye de gelebilir”
Gazze ve Lübnan’da İsrail’in gerçekleştirdiği katliamların sadece Filistin’in, Arapların ya da Lübnan’ın meselesi olmadığını söyleyen Erbakan, “Şimdi Lübnan gibi bakın arkasından Ürdün, Suriye, Irak ve Allah vermesin Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusunu yutma peşindeler. Bunu söylediği her sözü, doğruluğu yıllar sonra ortaya çıkan merhum Erbakan hocamız yıllar önce söyledi. O zaman ihtimal vermeyip gülenler oldu. Asıl hedef büyük İsrail devletinin kurulmasıdır. Bu da Türkiye’de Nevşehir ve Kapadokya ve Kayseri’den başlıyor. Medine-i Münevvere’ye kadar gidiyor. Bütün bu aradaki bölge büyük İsrail devleti olacak diye çalışıyorlar. Mesele sadece Filistin meselesi, Arap meselesi, Gazze meselesi değil. Bu yangın adım adım Allah korusun Türkiye’ye doğru geliyor. Ve bizim maalesef iktidar sahiplerimizde, konuşmaktan, kınamaktan, lanetlemekten başka bir şey yapmıyorlar. Yapılması gereken bu 20 senelik iktidarları süresince D-8’i canlandırmak, D-60 hedefine ulaşmak ve mutlaka 57 Müslüman ülkenin ortak hareket edip ortak karar almasını ve bu zulme karşı yaptırım uygulamasını sağlamaktı. Ama bunu yapmadılar. Aradan 22 sene boşa geçti. Ve şimdi bu yapılmadığı için ancak film seyreder gibi televizyondan bu kardeşlerimizin katledilmesi seyrediyoruz. Yapılması gereken Müslüman ülkelerin sahip olduğu varlıkların, stratejik ürünlerin yaptırım gücü olarak kullanılması. Cenabıallah dünyadaki petrolün yüzde 60’ını Müslüman ülkelere vermiş. Doğalgazın yüzde 55’ini, dünyadaki su kaynaklarının yarısından fazlasını Müslüman ülkelere vermiş. Diğer uranyumu, boru, kromu, demiri, altını, gümüşü saymıyorum. Sadece doğal gaz, petrol ve su, hayatın devam etmesi için olmazsa olmaz. Müslüman ülkelerin ‘Bu zulmü durdurmadığınız sürece, bunları size vermiyoruz’ deme noktasına getirilmesi lazım. Bunları vermememiz halinde Batı dünyasının, Amerika’nın, İsrail’in masaya oturmaktan başka çaresi kalmaz. Bunun yapılabilme süreci en önemli görev Türkiye’ye düşüyor. Türkiye’nin yönetiminin de tabii bunu yapacak bir şuurda olması lazım. İşte bu nedenle milli görüş iktidarı, Yeniden Refah iktidarı lazım” ifadelerini kullandı.
‘Biz güçlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz’
Yeniden Refah Partisi’nin güçlü bir siyasi aktör ve iktidar adayı olduğunu ifade eden Erbakan, “Tabii bizim Yeniden Refah Partisi olarak herhangi bir partiyle resmi olarak birleşme gibi bir gündemimiz yok. Biz Yeniden Refah Partisi olarak kendi partimiz, parti programımızla ve şehrimizle yolumuza tabii ki devam edeceğiz. Ancak orada belki Meclis’te grup oluşturmayı kastetmiş olabilirler. Yani Yeniden Refah Partisi’nin varlığını devam ettirerek Yeniden Refah Partisi’nin milletvekillerinin de içinde bir ortak grup oluşturulması noktasında bir ifade olabilir. Bununla ilgili de herhangi bir düşüncemiz şu ana kadar olmadığı tecrit değil, düşünceler veren arkadaşlarımız oluyor. Ancak biz şu anda böyle bir şey yaparız veya yapacağız deme noktasında değildir. Ama diğer konu tabii ki Yeniden Refah Partimizin herhangi bir partiyle birleşme gibi bir durumu söz konusu değil” dedi.
Gazze için gerekli adımların atılmadığını ifade eden Erbakan, “İsrail terör şebekesinin yapmış olduğu vahşetler bildiğiniz gibi artarak devam ediyor. Herhangi bir yaptırım ortaya konulmadığı sürece kınayarak, lanetleyerek, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kürsüden çok üst perdeden konuşmalar yaparak, bu zulmün, katliamın önlenebilmesi mümkün değil. Bunu açıkça gördük” dedi.
‘Amerika’nın, İsrail’in masaya oturmaktan başka çaresi kalmaz’
Meselenin sadece Filistin meselesi, Arap meselesi, Gazze meselesi olmadığını dile getiren Erbakan, “Şimdi Lübnan gibi bakın arkasından Ürdün, Suriye, Irak ve Allah vermesin Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusunu yutma peşindeler. Bunu söylediği her sözü, doğruluğu yıllar sonra ortaya çıkan merhum Erbakan hocamız yıllar önce söyledi. O zaman ihtimal vermeyip gülenler oldu. Asıl hedef büyük İsrail devletinin kurulmasıdır. Bu da Türkiye’de Nevşehir ve Kapadokya ve Kayseri’den başlıyor. Medine-i Münevvere’ye kadar gidiyor. Bütün bu aradaki bölge büyük İsrail devleti olacak diye çalışıyorlar. Mesele sadece Filistin meselesi, Arap meselesi, Gazze meselesi değil. Bu yangın adım adım Allah korusun Türkiye’ye doğru geliyor. Ve bizim maalesef iktidar sahiplerimizde, konuşmaktan, kınamaktan, lanetlemekten başka bir şey yapmıyorlar. Yapılması gereken bu 20 senelik iktidarları süresince D-8’i canlandırmak, D-60 hedefine ulaşmak ve mutlaka 57 Müslüman ülkenin ortak hareket edip ortak karar almasını ve bu zulme karşı yaptırım uygulamasını sağlamaktı. Ama bunu yapmadılar. Aradan 22 sene boşa geçti. Ve şimdi bu yapılmadığı için ancak film seyreder gibi televizyondan bu kardeşlerimizin katledilmesi seyrediyoruz. Yapılması gereken Müslüman ülkelerin sahip olduğu varlıkların, stratejik ürünlerin yaptırım gücü olarak kullanılması. Cenabıallah dünyadaki petrolün yüzde 60’ını Müslüman ülkelere vermiş. Doğal gazın yüzde 55’ini, dünyadaki su kaynaklarının yarısından fazlasını Müslüman ülkelere vermiş. Diğer uranyumu, boru, kromu, demiri, altını, gümüşü saymıyorum. Sadece doğal gaz, petrol ve su, hayatın devam etmesi için olmazsa olmaz. Müslüman ülkelerin ‘Bu zulmü durdurmadığınız sürece, bunları size vermiyoruz’ deme noktasına getirilmesi lazım. Bunları vermememiz halinde Batı dünyasının, Amerika’nın, İsrail’in masaya oturmaktan başka çaresi kalmaz. Bunun yapılabilme süreci en önemli görev Türkiye’ye düşüyor. Türkiye’nin yönetiminin de tabii bunu yapacak bir şuurda olması lazım. İşte bu nedenle milli görüş iktidarı, Yeniden Refah iktidarı lazım” ifadelerini kullandı.
‘Herhangi bir partiyle birleşme gibi bir gündemimiz yok’
Yeniden Refah Partisi’nin güçlü bir siyasi aktör ve iktidar adayı olduğunu ifade eden Erbakan, “Tabii bizim Yeniden Refah Partisi olarak herhangi bir partiyle resmi olarak birleşme gibi bir gündemimiz yok. Biz Yeniden Refah Partisi olarak kendi partimiz, parti programımızla ve şehrimizle yolumuza tabii ki devam edeceğiz. Ancak orada belki Meclis’te grup oluşturmayı kastetmiş olabilirler. Yani Yeniden Refah Partisi’nin varlığını devam ettirerek Yeniden Refah Partisi’nin milletvekillerinin de içinde bir ortak grup oluşturulması noktasında bir ifade olabilir. Bununla ilgili de herhangi bir düşüncemiz şu ana kadar olmadığı tecrit değil, düşünceler veren arkadaşlarımız oluyor. Ancak biz şu anda böyle bir şey yaparız veya yapacağız deme noktasında değildir. Ama diğer konu tabii ki Yeniden Refah Partimizin herhangi bir partiyle birleşme gibi bir durumu söz konusu değil” dedi.