Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Yeniden Refah Partisi olarak ilk günden bugüne Kanal İstanbul projesinin karşısındayız, net! Türkiye Kanal İstanbul projesini değil, İstanbul’un depreme yönelik kentsel dönüşümünü konuşmalıdır. Büyük İstanbul depreminin eli kulağındayken yapılması gereken kentsel dönüşümlere öncelik verilmesidir.” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin Haftalık Olağan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu.
Kılıç, adalet sistemindeki sorunlardan atanamayan öğretmenlere, tarımsal üretim planlamasından Kanal İstanbul projesine, gençlerin evlilik krizinden Türkiye’nin demografik yapısına kadar geniş bir yelpazede hükümete eleştiriler yöneltti.
“Makul Sürede Tamamlanmayan Yargılama, Doğrudan Cezalandırmaya Dönüşür”
Kılıç, uzun yargılama süreçlerine tepki göstererek, “Ceza hukukunun konusu fiildir. Yargılanan, kişi değil eylemdir. Yargılamalar makul sürelerde tamamlanmalıdır. Makul sürede tamamlanmayan yargılama, doğrudan cezalandırmaya dönüşür. Bunun adı yargısız infazdır.” ifadelerini kullandı.
“Aslolan Tutuksuz Yargılamadır”
Tutuklamanın istisnai bir tedbir olması gerektiğini hatırlatan Kılıç, şöyle devam etti:
“Tutuklama, rutin olamaz, bilakis, delil karartma ihtimalini bertaraf etmeye yönelik istisnai bir tedbirdir. Aslolan tutuksuz yargılamadır. Yurt dışı yasağı, olabilir. Ev hapsi olabilir. Karakolda imza, olabilir. Elektronik kelepçe olabilir. Ama süresi belirsiz, ucu açık tutuklama olmaz. Genelde iddianame hazırlanamadığı için tutukluluk süreleri uzatılıyor. İddianame yazılamıyorsa, ya deliller yetersizdir. Ya da delil üretilmektedir. Delilden sanığı değil, sanıktan delile gidilmektedir. Sanıktan delile gitmek, delil üretmek, hukuken caiz değildir.”
“Aç Susuz Yaşanır Ama Adaletsiz Yaşanmaz”
Açıklamasının devamında “Turbun büyüğü elde de olsa, heybede de olsa, aslolan, yargılamanın, tutuksuz yapılmasıdır. Ve yargılamanın ne aceleye getirilmesi ne de ağırdan alınması; en makul sürede sonuçlanmasıdır. Aç susuz yaşanır ama adaletsiz yaşanmaz. Adil-i Mutlak olan Allah, kimseyi adalete muhtaç bırakmasın” diyen Kılıç, tutuklu gençler ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ için de çağrıda bulundu:
“Bu vesileyle polise taş atmayan, silah kullanmayan tutuklu gençlerin tutuksuz yargılanmasını, salınmasını istiyoruz. Bununla birlikte, aylardır tutuklu olan, delil karartma ihtimali kalmayan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını diliyoruz.”
“Atamayacaksanız O Bölümlere Öğrenci Almayın!”
Suat Kılıç, atanamayan öğretmenler sorununa da değinerek YÖK ve üniversiteleri kontenjan planlaması yapmaya çağırdı:
“Mezun olduğunda atamayacaksanız, liseyi bitirmiş gençlerimiz bu bölümlere almayın. Ataması yapılamayan bölümlerin kontenjanlarını azaltın. Eğitimde yılları gidiyor, mezun olunca hayalleri yıkılıyor. Eğitim masraflarıyla beli bükülen aileler de dram üstüne dram yaşıyor. Ataması yapılmayan genç öğretmenlerimizin yanındayız. Yarın da yanlarında olacağız. 2025 itibarıyla, Türkiye’de 478 bin 395 atanamayan öğretmen atama bekliyor. 2025 için duyurulan 25 bin kontenjanın sadece 15 bini gerçekleştirildi, kalan 10 bin atama 2026’ya ertelendi. Türkiye genelinde öğretmen açığı 100 binden fazla, İstanbul’da 20 bin, Şanlıurfa’da 12 bin. 86 bin ücretli öğretmen, düşük maaş ve formasyon eksikliği ile geçici olarak açığı kapatıyor. Mezun sayısıyla kontenjan kıyaslandığında, birçok branşta mezun/kontenjan oranı 10 kata kadar çıkıyor. Eğitim camiasında mülakatsız ve daha fazla atama talebi güçlü şekilde devam ediyor. Ve bizler de, verilen sözlerin tutulmasını, mülakatın terkedilmesini bekliyoruz.”
“Gıdada Dışa Bağımlılığın Önlenmesi Milli Güvenlik Meselesidir”
Geçtiğimiz günlerde yaşanan zirai don felaketine de değinen Kılıç, “Ağır zirai don olayları da gösterdi ki, tabii afetler karşısında planlı programlı bir hazırlığımız yok. Mahsul dalda yandığında, sele kapıldığında ne ne yapacağımızı düşünmeye başlıyoruz. Evet… Devlet zararları karşılamalıdır. TARSİM üzerine düşeni yapmalıdır. Tarım Sigortası yaptırmayan üreticilerimiz de artık bu adımı atmalıdır. Ancak, Tarım Bakanlığı da artık ürün ve bölge planlamasını yapmalıdır. Alternatif üretim sahaları ve zamanları, Bakanlık tarafından oluşturulmalıdır. Bir milli güvenlik meselesi olan gıdada dışa bağımlılığın önlenmesi meselesi ciddiyet ve sorumlulukla ele alınmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Kanal İstanbul Değil, Deprem Dönüşümü Konuşulmalı”
Siyasi İşler Başkanı Suat Kılıç, bir gazetecinin ‘Kanal İstanbul’ tartışmalarını hatırlatması üzerine İstanbul için esas gündemin deprem dönüşümü olması gerektiğini vurgulayarak, “Kanal İstanbul kamuoyuna mal edilmedi, bilim kurullarından raporlar alınmadı, muhalif görüşlere kulak asılmadı. Deyim yerindeyse ben yaptım oldu politikasına uygun olarak ‘Kanal İstanbul’ körü körüne devam ediliyor. Bu konuda toplum, kamuoyu bilgilendirilmelidir. İstanbul’un bir adaya dönüşmesi temennimiz değildir. Yeniden Refah Partisi olarak ilk günden bugüne Kanal İstanbul projesinin karşısındayız, net! Türkiye Kanal İstanbul projesini değil, İstanbul’un depreme yönelik kentsel dönüşümünü konuşmalıdır. Bugünün meselesi budur.Büyük İstanbul depreminin eli kulağındayken yapılması gereken kentsel dönüşümlere öncelik verilmesidir.” diye konuştu.
“Türkiye’nin Demografik Yapısı Alarm Vermektedir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Aileler çocuklarını evlenmeye ikna edemiyor. Asıl tehlike 1+1 dairelerin artması’ sözlerini de değerlendiren Kılıç, Türkiye’deki gençlerin ekonomik koşullar nedeniyle evlenemediğine dikkat çekerek çarpıcı ifadeler kullandı:
“Aileler çocuklarını evlenmeye ikna edemiyor, niye acaba? Gençlere bir sormak lazım. Görüştüğü sevdiği birisi var evlenemiyor, sözlüsü var nikah günü alamıyor, nikah günü alan ise sürekli ertelemek zorunda kalıyor. Niye acaba? Gramaltın bugün 4 bin 300 lira. Hadi altında küresel oyunlar var. Peki 2+1 daireyi Ankara’da kaça tutacağız? En az 20-25 bin lira. Bir asgari ücret bir ev kirasına yetmiyor. O yüzden 1+1’ler artmaya başladı. Sayın Cumhurbaşkanımıza hatırlatmış olalım. İnsanların gücü 2+1, 3+1 evleri satın almaya da kiralamaya da yetmiyor. Gençler evlenemiyor ya da evlenmiyor neden acaba? Bu nedenlerin cevabını vermesi gereken hükümettir. Gençlerin işi yok, aşı yok, evi yok, eşi de yok. Bunların dördü de bir arada. Ekonomik sorunlar çözülmeden nüfus sorununu da çözmek mümkün değildir. Türkiye’nin demografik yapısı alarm vermektedir, bunun da altını çiziyorum. Önümüzdeki yıllarda muhtemelen yaşlı bezi ve çocuk bezi miktarı eşitlenecek. Bu konuda alınması gereken tedbirlere geç kalındı daha fazla geç kalınmasın.”