İsrail, Suriye’yi kalıcı olarak bölmek için adım atıyor!

Terör devleti ve işgalci İsrail, Suriye’nin güneyindeki askeri varlığını güçlendiriyor. Şam’ı gören stratejik konumda yer alan Hermon Dağı’nı da ele geçiren İsrail, bu bölgedeki işgalin kalıcı olacağına dair net bir mesaj verdi. İsrail Savunma Bakanı Katz, “Şeyh Dağı’nda, Colani her sabah Şam’daki saraydan gözlerini açtığında bizi izlediğini görecek” diyerek, işgalin süresiz olacağını duyurdu.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, işgal altındaki Hermon Dağı’na yaptığı ziyaret sırasında, İsrail’in Suriye’deki askeri varlığını sürdürme kararlılığını yineledi. Katz, “IDF, süresiz olarak Suriye’de kalmaya hazır. Hermon’daki güvenlik bölgesini elimizde tutacağız ve Suriye’nin güneyindeki tüm güvenlik alanını askerden arındıracağız” dedi. Bu açıklama, İsrail’in Suriye’deki askeri varlığını uzun vadeli bir stratejiye dönüştürme çabalarını gözler önüne seriyor.

İsrail’in Güvenlik Stratejisi: Dürzi Toplumunu Avantajına Kullanıyor

İsrail, bölgedeki Dürzi toplumu ile yakın ilişkiler kurarak, güvenlik politikalarını bu topluluk üzerinden şekillendiriyor. Katz, “Dürzilere yönelik herhangi bir tehdidi ortadan kaldıracağız” diyerek, İsrail’in bölgedeki Dürzi nüfusu ile güçlü bağlar kurma stratejisinin altını çizdi. Ayrıca, Suriyeli Dürzilere işgal altındaki Golan Tepeleri’nde çalışma izni verilmesi yönündeki planlar da devreye girecek.

Yeni Karakollar ve Askeri Yapılar: İsrail Suriye’yi Tam Kontrol Altına Alıyor

İsrail ordusu, Suriye sınırında yeni ileri karakollar kurarak, bölgedeki askeri varlığını pekiştiriyor. İsrail Savunma Kuvvetleri, Suriye ordusunun sınırlarına 65 kilometre mesafede kalmasını engellemeyi amaçlıyor. Suriye halkının 8 kilometreye kadar olan alanlara girmesi yasaklanırken, İsrail’in sınır bölgesinde füze ve uzun menzilli silah bulundurulmasına da engel olacağı belirtiliyor.

Suriye’de Gerilim Tırmanabilir mi?

İsrail’in Suriye’deki askeri varlığını genişletmesi, bölgedeki gerilimi artırabilir. Suriye hükümeti, İsrail’in bu hareketlerini işgal olarak nitelendirirken, uluslararası kamuoyunda da bu faaliyetler giderek daha fazla eleştiriliyor.