Suriye’de muhalif güçler, başkent Şam’a girerek 54 yıllık Baas rejimini sona erdirdi. Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın 7 Aralık itibarıyla ülkeyi terk ettiği açıklandı. Esad’ın nereye gittiği bilinmezken, geçici hükümetin başbakanı Muhammed Gazi El Celali, yönetimi devretmeye hazır olduklarını duyurdu.
Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif güçler, Esad rejimini deviren süreci 10 gün içinde tamamladı. 6 Aralık’ta Humus’un ele geçirilmesiyle rejim güçlerinin kontrolü kaybetmeye başladığı gözlemlendi. HTŞ, kuzeyde İdlib’den başlayarak Halep, Hama ve Humus üzerinden ilerleyip başkent Şam’a ulaştı.
Muhaliflerin lideri Ahmed el Şara (Ebu Muhammed Colani), verdikleri mücadelenin Esad ailesinin otoriter yönetimine karşı olduğunu vurgularken, diğer mezhep ve din gruplarına dokunmayacaklarını belirtti.
Esad’ın ayrılışı ve bölgesel etkiler
Esad’ın ülkeyi terk etmesi, İran ve Rusya’nın desteğinin azalmasının ardından geldi. İran, bölgede Filistin ve Lübnan’da aldığı darbelerle zayıflarken, Rusya da Ukrayna’daki çatışmalarda yoğun NATO baskısı altındaydı. ABD ve İngiltere’nin HTŞ ile irtibat kurduğu iddiaları da gündemdeki yerini koruyor.
HTŞ, Rusya’ya üslerine saldırmayacaklarını ifade ederek, Batı ile ilişkilerini güçlendirme mesajı verdi. ABD’nin yeni yönetiminin nasıl bir politika izleyeceği ise belirsizliğini koruyor.
Türkiye’nin konumu
Muhaliflerin başarısı, Türkiye’nin Suriye’deki YPG unsurlarına yönelik operasyonlarını da hızlandırdı. Suriye Milli Ordusu’nun Tel Rıfat ve Münbiç’te YPG’yi geri püskürttüğü bildirildi. Türkiye açısından bu gelişmeler, Suriyeli göçmenler sorununu hafifletme potansiyeli taşıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, rejim ve muhalefet arasında diyaloğun önemini vurgulamaya devam ederken, Türkiye’nin HTŞ üzerindeki etkisi Batı’da tartışılmaya devam ediyor.
Beşar Esad’ın devrilmesi, sadece Suriye’de değil, tüm Ortadoğu’da dengeleri değiştirdi. Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerine ulaştığı yorumları yapılıyor.