Suriye’de 13 yıl süren iç savaşın ardından zalim Beşar Esad rejiminin düşmesiyle, halkın yıllardır süren baskı ve korku ortamını nasıl atlattığına dair detaylar gün yüzüne çıktı.
Rejimin uyguladığı baskılar nedeniyle Suriyeliler, gündelik hayatlarında özgürce konuşamaz hale gelmiş, bu da halk arasında “şifreli bir dil” geliştirilmesine yol açmıştı. Bu dil, sadece hayatta kalmayı sağlamakla kalmadı, aynı zamanda ezilenlerin birbiriyle dayanışma kurmasına da olanak tanıdı.
“Yerin kulağı vardır” uyarısı hayatın bir parçasıydı
Suriyeliler, yıllarca birbirlerini “Yerin kulağı vardır” diyerek uyardı. Kafelerden taksilere, pazarlardan evlerin oturma odalarına kadar her yerde, rejim tarafından izlenme korkusu hakimdi. Washington Post’a konuşan 49 yaşındaki Maysoun, “Rejim hakkında konuşmak çok tehlikeliydi. Bir şeyden şikayet ettiğimizde, parmağımızla tavanı işaret ederek hükümeti ima ederdik” dedi.
Her şey bir şifreyle anlatılıyordu
Rejimin yaydığı korku o kadar derindi ki, insanlar günlük hayatta kullandıkları kelimeleri bile değiştirmek zorunda kaldı. “Dolar” demek yerine “yeşil” ifadesi kullanıldı. Yetkililer bunu fark edince, “maydanoz” ya da “nane” gibi başka kelimeler tercih edilmeye başlandı.
Rejim baskısını en iyi ifade eden örneklerden biri ise “teyzenizin evine gitmek” tabiri oldu. Bu ifade, tutuklanma korkusunu tanımlamak için kullanılıyordu.
Muhaberatın uğursuz sözlüğü
Şifreli dil yalnızca siviller arasında değil, rejim içinde de farklı anlamlar taşıyordu. Esad’ın gizli polisi Muhaberat, bir kişiyi sorguya çekmek ya da cezalandırmak için “bir fincan çay içmeye davet etmek” ifadesini kullanıyordu.
Rejimin destekçileri ise güçlerini göstermek için “Kiminle konuştuğunu biliyor musun?” gibi ifadelerle Esad ailesine olan yakınlıklarını ima ediyorlardı.
“El yazısı çok güzel”
Baskının en büyük unsurlarından biri, her bireyin potansiyel bir muhbir olabileceği korkusuydu. Bu korku, şifreli bir dil yaratılmasını zorunlu kıldı. Örneğin, birinden şüphelenildiğinde “Bu kişinin el yazısı çok güzel” denilerek, onun muhbir olduğu ima edilirdi.
Esad rejiminin düşmesiyle birlikte, Suriyeliler baskı dolu yılların ardından yavaş yavaş özgürleşmeye başladı. Ancak rejimin yarattığı korkunun etkileri hâlâ birçok kişinin hayatında hissediliyor.