Milyonlarca emeklimiz, İntibak hakkımızın verilmesini ve çözümün en kısa sürede hayata geçirilmesini bekliyor.
İntibakla ilgili son günlerdeki gelişmeleri ve bu haklı talebimizi dile getirirken; bilmemiz, hatırlamamız gereken konuları da sizinle paylaşmak istiyorum.
Çünkü bu bilgiler; çok önemli oldukları kadar hak arama mücadelemize yön verecek kadar da değerli bilgiler. Çünkü bunları bilmezsek, intibak mücadelemizi daha baştan kaybetmiş, hatta yeni elde edilebilecek birçok hakkın da alınmasının önünü tıkamış olabiliriz.
Hak arama mücadeleleri; heyecanla, galeyanla, yerli yersiz tepkilerle başarıya ulaşamaz. Hele de bu mücadeleyi, topluluklar adına başlatan kurum veya kuruluşları yıpratıcı, refüze edici tutum ve davranışlar daha en başında sözkonusu hakkın veya hakların alınmasını engeller.
Bu mücadeleler; akılcı, bilinçli, tutarlı ve kararlı adımlarla başarıya ulaşabilir.
TÜED’in İNTİBAK mücadelesi işte tam bu noktada başlar…
Kurulduğu günden bugüne, yani yaklaşık 50 yıldır, bu bilinçle hareket eden Türkiye Emekliler Derneği olarak, 2000 sonrası intibak için hukuki bütün yollara başvurduk. Çünkü bu bizim başta üyelerimize, onların dul ve yetimlerine ve de bütün emeklilerimiz ile onların dul ve yetimlerine karşı olan tarihi sorumluluğumuz ve görevimizdir.
Biz bu bilinçle hareket ederek, 2000 öncesi emeklilerimizin İntibak hakkını; 2000 öncesi ve sonr
ası emeklilerimizin ise; Promosyon, KEY (Konut Edindirme Yardımı) geri ödemesi, Bayram İkramiyesi ve benzeri birçok haklarını alabilmiş yegane kuruluşuz.
2000 sonrası emeklilerimiz için de, intibak mücadelesine Kamu Denetçiliği Kurumu’ndan (Ombudsman) başladık. Kamu Denetçiliği Kurumu bu talebimizi doğru ve yerinde bir talep olarak değerlendirdi. Ardından, elimizdeki bu dayanakla hukuki süreci başlattık.
Hukuki süreç sırasıyla; Ankara İş Mahkemesi, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ile sürdü ve son olarak da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile sonuçlandı. Ne yazık ki; hepsinden de ret cevabı aldık.
Ancak bu durum bizi yıldırmadı, yolumuzdan da çevirmedi. Çünkü Anayasa Mahkemesi davayı reddederken çözüm yeri olarak Meclis’i işaret etmişti. Mahkeme, vermiş olduğu kararında, davanın ancak Meclis’te yasa yoluyla çözülebileceğini belirtiyordu. Durumu bu şekliyle kamuoyuna duyuran Türkiye Emekliler Derneğimiz, çözüm noktası olarak tespit edilen parlamentomuzun bu tarihi sorumluluğu yerine getirmesi için yine kamuoyunun gözü önünde yetkililere, siyasi partilere, milletvekillerine çağrıda bulundu.
Meclis’te konunun ele alınıp, yasa yoluyla bu mağduriyetlerin giderilmesi yönünde halen de çalışmaktayız.
İşte bilmemiz ve unutmamamız gerekenlerden birisi de bu noktadır; “2000 öncesi intibakları da yine derneğimiz, yine aynı yolları takip ederek almıştır.”
Ayrıca, Promosyon talebimiz de mahkemelerde reddedilmişti ve peşini bırakmadığımız bu mücadeleyi yine yasal süreçte çözümlettirmiştik.
Nitekim bu çağrılarımıza samimi yaklaşım gösteren üç milletvekilimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “İNTİBAK” içerikli üç yasa teklifi sunmuşlardır.
İlk teklif, Adana Milletvekili İsmail Koncuk’tan geldi. Koncuk, teklifinde özetle; “Malullük, yaşlılık ve ölüm aylık oranlarının yeniden hesaplanarak intibak düzenlemesi yapılması, böylece emeklilik tarihi farklılığından kaynaklı mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmaktadır” dedi. 11 Eylül 2018 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan 2/999 Esas No’lu teklif halen Esas Komisyon olarak, Plan ve Bütçe Komisyonu ve Tali Komisyon olarak, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda görüşülmeyi beklemektedir.
Bu teklifin ardından 19 Ekim 2018 tarihinde, TBMM Başkanlığına iki ayrı teklif daha sunuldu.
2/1182 Esas No’lu ve İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz imzalı bu teklifte de şöyle denilmekteydi: “Bu teklif ile, farklı emeklilik tarihlerine bağlı olarak ortaya çıkan emekli aylıkları arasındaki dengesizliklerin giderilmesi ve emekli aylıklarının asgari ücretten düşük olmaması hususunun hükme bağlanması amaçlanmaktadır.”
Aynı gün Başkanlığa verilen, 2/1202 Esas No’lu teklif ise Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer imzasını taşıyordu. Bu teklifte de; “Emekliler arasındaki maaş farkının giderilmesi amaçlanmaktadır” denilmekteydi.
Her iki teklif de; halen Esas Komisyon olarak, Plan ve Bütçe Komisyonu ve Tali Komisyon olarak; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda görüşülmeyi beklemektedir. Üç milletvekilimize de, İntibak konusunu parlamento gündemine taşıdıkları için şükranlarımızı sunuyoruz.
Hiç bir üyemiz ve emeklimiz şunu asla unutmamalıdır. Gerek hukuki hak arama süreçlerinde, gerek kanuni çözüm gerektiren hallerde parlamenter demokrasi içerisindeki yasama süreçlerinde, gerekse kamuoyu desteğini almış her türlü demokratik hak arama mücadelesinde; Türkiye Emekliler Derneği’nin; iradesi, gücü ve önemi tartışılmaz bir gerçektir.
Emeklinin İntibak Davasının tek takipçisi sadece ve sadece TÜED’dir.
2000 öncesi emeklilerimizin intibak haklarının verilmesi için, SSK’nın tozlu arşivlerinde bekleyen milyonlarca dosyayı çıkarttırıp incelettirerek, hakları ödettiren, Türkiye Emekliler Derneği’dir. Genel Merkez Yöneticilerimiz, uzmanlarımız ve hatta personelimiz; neredeyse bu çalışmaları günü gününe ve bizzat çalışma ekiplerinin yanında bulunarak, onları motive ederek, yani çalışmalara bizzat katılarak başarmışlardır.
Bizden başka bu mücadeleyi sürdüren kurum ya da kuruluş da maalesef yoktur. Bu yüzden, lütfen yorumlarınızda bu mücadelemizi incitmekten sakınınız. İntibak mücadelesini tek başına sürdüren bu kuruluşa destek olmanızı bekliyoruz.
Unutmayınız ki, hak arama mücadeleleri; akılcı, bilinçli, tutarlı ve kararlı adımlarla yapılırsa ses getirir, örgütlenme bilinciyle gerçekleştirilir. Hiçbir iktidar, hiçbir işveren ya da hiç bir irade; “Gelin size hak vereyim” demez. Haklar istenir ve gerekirse uğrunda mücadele edilerek alınır. Ama akılcı, mantıklı, tutarlı taleplerle alınır. Ve bu hakları isterken çıkaracağınız ses önemlidir. Her kafadan bir ses çıkarsa orada sadece kaos ve uğultu olur. Sadece karşınızdaki değil, siz bile ne istendiğini anlayamazsınız. Tek ses ise kararlılık demektir. Anlaşılırlık demektir. Hak arama mücadelesi ancak böyle bir armoniyle gerçekleştirilir. Dernekler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları işte bunun için vardırlar. O tek sesi, üstelik en yüksek tonuyla topluma ve yetkililere duyurabilmek için vardırlar.
İşte bilmemiz ve unutmamamız gereken bir konu da budur… “Tek ses olmak kadar, o sesin yüksek çıkması da önemlidir…”
Yani kendi kuruluşlarımızı taşlamak yerine, onların başlattığı ve kararlılıkla sürdürdükleri hak arama mücadelelerine destek vermek, o hakların alınabilmesinin yegane yoludur.
Yüksek tondaki tek seslilik, başarıdır. Sivil toplum kuruluşlarının üye potansiyelleri büyüdükçe; uzaklardan bile duyulabilmeleri, görülebilmeleri mümkündür.
Duymazdan gelemezler, görmezden gelemezler…
Tam da bu sebeple; bütün emeklilerimizin sürdürülen hak arama mücadelelerine destek vermek, sesimizi daha yükseklere duyurabilmek için; emekli derneklerine üye olmaları, görüş ve önerilerini yetkili kurullarında paylaşmaları, yayın organlarını takip etmeleri en doğru, akılcı ve tutarlı adım olacaktır.
İnanmadığımız hiçbir yola çıkmadık…
Ve başaramadığımız hiç bir mücadelemiz yoktur… 50 yıllık tarihimize, böyle bir ifade asla yazılmamıştır…
En derin sevgi ve saygılarımla…
M. Emin TANGÖREN
TÜED Basın Danışmanı