İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin TÜBİTAK desteğiyle gerçekleştirdiği “Krizler Çağında Çocuk Olmak: Türkiye’de Pandemi Sonrasında Çocukların İyi Olma Halini Yeniden Düşünmek” başlıklı araştırma, çocukların pandemi sonrası yaşam koşullarını ve zorluklarını ortaya koydu.
Araştırma, Türkiye genelinde 29 ilde 1500 hane ile yapılan anketlerin yanı sıra Şanlıurfa ve İstanbul’da gerçekleştirilen derinlemesine görüşmelerle desteklendi. Elde edilen veriler, çocukların mutluluk seviyelerinden eğitimdeki eşitsizliklere, ekonomik kaygılardan ev içindeki iş yüküne kadar birçok önemli konuyu gözler önüne serdi.
Araştırmaya göre, çocukların yalnızca yüzde 47’si kendini mutlu hissediyor. Bu oran düşük sosyoekonomik statüye sahip çocuklarda yüzde 33’e düşerken, yüksek sosyoekonomik statüde yüzde 64’e çıkıyor. Araştırmacılar, ailelerin sosyoekonomik düzeyinin çocukların mutluluğu üzerinde doğrudan etkili olduğunu vurguluyor.
Ekonomik kaygılar ve çocuk işçiliği
Çocukların dörtte üçü ekonomik sorunlar nedeniyle kaygı yaşarken, yüzde 11’i çalışmak zorunda kalıyor. Bu oran, düşük sosyoekonomik gruplarda yüzde 18’e kadar çıkıyor. Çocukların çalışma nedenleri arasında harçlık çıkarma (%54), aileye destek sağlama (%47) ve meslek öğrenme (%39) öne çıkıyor. Haftalık çalışma saatleri 8-11 arasında değişirken, elde edilen gelir genellikle 2000 TL’nin altında kalıyor.
Eğitimde derinleşen eşitsizlikler
Düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukların yüzde 23’ü, kalabalık sınıflar veya yetersiz çalışma ortamı nedeniyle okulda ders öğrenemediklerini ifade ediyor. Bu oran, yüksek sosyoekonomik grupta yüzde 8’e kadar düşüyor. Eğitimine ara vermek zorunda kalan çocukların sadece yüzde 13’ü tekrar okula dönmeyi planlıyor.
Evdeki iş yükü konusunda cinsiyet eşitsizliği dikkat çekiyor. Kız çocuklarının yüzde 79’u sofra kurup kaldırırken, yüzde 50’si bulaşık yıkıyor ve yüzde 26’sı yemek yapıyor. Erkek çocuklar ise bu işlere çok daha az dahil oluyor.
Araştırmaya göre, çocukların yüzde 53’ü doğal afetleri (deprem, orman yangını gibi) en büyük tehdit olarak görüyor. İşsizlik (%49) ve yoksulluk (%45) diğer önemli kaygılar arasında yer alırken, salgın hastalıklar yüzde 33 ile dördüncü sırada geliyor.
Dijital riskler
Çocukların yüzde 80’i dijital araçlarda gizlilik ayarlarını nasıl yapacağını bildiğini söylerken, yüzde 14’ü siber zorbalık veya tacizle karşılaştığını belirtiyor. Araştırma, dijital dünyada risklerin yanı sıra fırsatların da bulunduğunu ortaya koyuyor.
Proje Koordinatörü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, eğitim sistemindeki sınav baskısının çocukların iyi olma halini olumsuz etkilediğini belirterek, “Eğitim ortamlarının güvenilir ve destekleyici olması büyük önem taşıyor. Çocukların huzurlu bir çocukluk deneyimi yaşamaları için sınav baskısının azaltılması gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Emre Erdoğan ise sosyoekonomik eşitsizliklerin çocukların yaşam koşullarını derinden etkilediğini ifade ederek, daha iyi eğitim ve eşit olanaklara erişim için eşitsizliklerin azaltılmasının şart olduğunu vurguladı.