Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Enflasyondaki ivme kaybının etkileri yılın özellikle ikinci yarısında daha net hissedilecektir. Önümüzdeki yılın bu bakımından herkesi şaşırtan olumlu gelişmelere sahne olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin hem küresel riskleri başarıyla yönetecek hem de hedefleri doğrultusunda ilerleyecek kapasiteye sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. İnşallah işçi-işveren ve kamu olarak hep beraber omuz omuza verecek ülkemizi güçlendirme mücadelemizi mutlaka zafere ulaştıracağız” dedi.
Yerel seçimlere ilişkin de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Mottomuz Yeniden İstanbul. Yeniden İstanbul’u inşa ve ihya etmeye mecburuz. Onun için çok çalışacağız, çok gayret edeceğiz ve yeniden İstanbul’u inşa ve ihya ederek yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleştirilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Ortak Paylaşım Forumu’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TİSK’e üye işverenlere kayıtlı işyerlerinde yaklaşık 2 milyon kişinin çalıştığını söyleyerek “Konfederasyonumuzun temsil ettiği çalışanlar ve işletmeler ülkemizin milli gelirine 200 milyar dolar, ihracatına 100 milyar dolar katkı sunuyor. Sizlerin şahsında TİSK üyelerinin her birini yatırım yaparak, istihdam sağlayarak, üreterek, ihraç ederek Türkiye’nin kalkınma mücadelesine destek olan işverenlerimizin tamamını canı gönülden tebrik ediyorum. Bölgemizde yaşanan sıcak çatışmalara, krizlere ve küresel ekonomideki artan belirsizliğe rağmen ihracatta kırdığımız bu tarihi rekoru çok kıymetli görüyoruz. Sizlerin de desteği ile Türkiye yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedefine emin adımlarla ilerliyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonumuzun asgari ücret müzakerelerinde de son derece yapıcı bir tavır sergiledi. Görüşmeler çalışmalarımızın ve işverenlerimizin ihtiyaçları çerçevesinde ülkemizin şartları dikkate alınarak rasyonel bir çerçevede yürütüldü. Yüzde 49 artışla 17 bin 2 lira olarak belirlenen 2024 yılı asgari ücretinin çalışanlarımızla birlikte tüm işverenlerimize de hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
“Türkiye ekonomisi büyüdükçe ortaya çıkacak katma değerden 85 milyonun tamamı istifade edecektir”
2022 yılında hem işverenin yükünü hafifletmek hem de işçinin gelirini artırmak amacıyla asgari ücretten gelir ve damga vergilerini kaldırıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet olarak sigortalı başına verilen prim desteğini 500 liradan 700 liraya çıkartarak biz de elimizi taşın altına koyduğumuzu gösterdik. Türkiye ekonomisi büyüdükçe ortaya çıkacak katma değerden işçisi, işvereni, emeklisi, memuru, çiftçisi, esnafıyla 85 milyonun tamamı istifade edecektir. Türkiye’nin hem küresel riskleri başarıyla yönetecek hem de hedefleri doğrultusunda ilerleyecek kapasiteye sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. İnşallah işçi-işveren ve kamu olarak hep beraber omuz omuza verecek ülkemizi güçlendirme mücadelemizi mutlaka zafere ulaştıracağız.
Bizim ilk ve öncelikli kriterimiz, Türkiye’ye ve mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize hizmettir. Türkiye için çalışan, Türkiye için hayal kuran, Türk ekonomisinin büyümesi, gelişmesi, küresel ölçekte hak ettiği seviyelere ulaşması için taş üstüne taş koyan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Bu ülkeden kazandığını kendisi ile birlikte bu milletin refahı, huzuru, esenliği için sarf eden her bir yatırımcımıza destek olmak asli görevimizdir. Bu görevi hep layıkıyla yerine getirdik” ifadelerini kullandı.
“Ülkemiz ekonomisine zarar verecek hiçbir yaklaşımı kabul etmedik, etmeyeceğiz”
21 yılı geri bırakan iktidarlarının hiçbir döneminde sermaye ayrımcılığı, sermaye düşmanlığı yapmadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bile acı ve utançla hatırlanan 28 Şubat dönemindeki sermayeyi renklere bölen anlayış başta olmak üzere ülkemiz ekonomisine zarar verecek hiçbir yaklaşımı kabul etmedik, etmeyeceğiz. Korkular ve hassasiyetler üzerinden yürütülen kampanyaların ülkemize hiçbir fayda sağlamadığını yine o dönemde beraberce tecrübe ettik. Biz milletimizin bünyesindeki hiçbir farklılığı ayrışma veya kamplaşma vesilesi olarak görmüyoruz. Tam tersine bu hakikatleri ülkemizin sosyal ve beşeri zenginliğinin nişaneleri olarak kabul ediyoruz.
Türkiye’nin hangi kökenden, inançtan ve siyasi görüşten olursa olsun tüm vatandaşlarının katkısına ihtiyaç duyduğunu asla unutmuyoruz. Ancak son dönemde milli bekamızın teminatı olan kardeşliğimize yönelik saldırıların özellikle yoğunlaştırıldığına şahit oluyoruz. Çok açık ve net söylüyorum bu saldırıların en önemli sebepleri Türkiye’nin kendi hak ve menfaatlerini korumak hususundaki kararlılığı ile Filistin davasındaki dik ve tavizsiz duruşudur. Çoğu çocuk ve kadın 23 bin masumun katledildiği Gazze mezaliminde ülkemiz Filistinli mazlumlardan yana çok net tavır almış, hakkı ve hakikati korkusuzca savunmaktan çekinmemiştir. İsrail yönetiminin vahşet politikasına karşı tüm dünyada giderek artan tepkilerin gerisinde ülkemizin yürekli duruşunun da payı vardır” diye konuştu.
Ekonomi yönetimini emanet ettiğimiz arkadaşlarımıza gereken desteği hep verdik, veriyoruz. Bugün de kendilerine ve politikalarına güvenimiz tamdır. Ekonomide alınan kararların tüm jeopolitik risklere ve belirsizliklere rağmen meyvelerini vermeye başladığını memnuniyetle görüyoruz. Son 6 aylık dönemde uluslararası sermaye girişi hızlandı. Rezervlerimiz güçlendi. Ani kur hareketleri azaldı, finansman şartları iyileşti. Merkez Bankamızın toplam rezervi tarihinin en yüksek seviyesine çıkarak toplamda 145,5 milyar doları buldu” dedi.
“Enflasyondaki ivme kaybının etkileri yılın özellikle ikinci yarısında daha net hissedilecektir”
İhracatta Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon meselesinin çözümü için yoğun gayret sarf ediyoruz. 2023 enflasyonumuz yüzde 64,8 olarak gerçekleşti. Hem çekirdek ve hem manşet enflasyonun son aylardaki düşüş eğilimi Orta Vadeli Programımızla uyumludur. Enflasyondaki ivme kaybının etkileri yılın özellikle ikinci yarısında daha net hissedilecektir.
Önümüzdeki yılın bu bakımından herkesi şaşırtan olumlu gelişmelere sahne olacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz yıl milli gelirimizin yüzde 5,4’ü düzeyinde gerçekleşen cari açığı bu yıl yüzde 4’e, önümüzdeki yıl yüzde 3’lü ve yüzde 2’li seviyelere kadar geriletmekte kararlıyız.
Gümrük Birliğini güncelleyerek Avrupa ile ticari ilişkilerimizi çevre ve teknoloji alanındaki standartlarımızı yükselterek geliştireceğiz. Mali disiplinden taviz vermeyecek, dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, yapısal reformlar gibi alanları inşallah daha da güçlendireceğiz. Merkez Bankamızın izlediği politikalar ile birlikte finansman maliyetlerinin azaldığını görüyoruz. İş dünyamıza yardımcı olmak için yatırımı ve ihracatı destekleyici daha düşük maliyetli finans imkanları oluşturmanın gayretindeyiz. Özellikle yatırım taahhütlü avans kredileri bu imkanlardan sadece biridir. Hem Eximbank kredilerini hem de genel bankacılık sisteminde ihracata verilen destekleri artırmaya gayret ediyoruz. Reeskont kredilerinin maliyet oranlarını ortalamanın oldukça altında tutuyoruz. Şu gerçeğin hepimiz farkındayız her küresel kriz Türkiye’nin önüne büyüme ve rekabet liginde üst sıralara çıkma konusunda yeni fırsatlar getirmektedir. Siyasi belirsizliklerin azalması, öngörülebilirliğin artması, güven ve istikrar ortamının derinleşmesi, hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. Ülkemizin risk priminin düşmesi ve reel sektörün uzun vadeli finansmana erişim yollarının çeşitlenmesi bu doğrultuda ümit verici gelişmelerdir. Tabi bu fotoğraf içinde bizi en çok sevindiren husus ekim ayı verilerine göre istihdamın bir önceki yılın aynı dönemine göre 812 bin artışla 32 milyona ulaşmasıdır” ifadelerini kullandı.
“Mottomuz yeniden İstanbul, yeniden İstanbul’u inşa ve ihya etmeye mecburuz”
Türkiye’nin son 21 yılının Cumhuriyet döneminin altın yılları olarak tarihe geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulaştırmadan turizme, savunma sanayinden teknolojiye, çevre ve şehircilikten terörle mücadeleye, sağlıktan uluslararası yatırımlara kadar aklınıza gelebilecek her alanda çok büyük dönüşümlere imza attık. Şehirlerimizin çehresini tamamen değiştirdik. Ülkemizi nice yılların getirdiği ihmallerin, eksiklerin utancından kurtardık. Hatırlayın; çöp, çukur, çamur. İstanbul buydu. Ama bunlardan İstanbulumuzu kurtararak, burada yaptığımız uluslararası bir toplantıda o zaman dediler ki; dünyada İstanbul temiz şehir noktasında bir veya iki numaradır. Bunlar durup dururken olmadı. Süratle çöpten, çukurdan, çamurdan İstanbulumuzu kurtardık. Ne yazık ki şu an da tabii İstanbul artık o günlerine herhalde yeniden dönmek istiyor.
Onun için artık bizim mottomuz, ‘Yeniden İstanbul’. Buna mecburuz. Yeniden İstanbul’u inşa ve ihya etmeye mecburuz. Onun için tabii çok çalışacağız. Çok gayret edeceğiz ve yeniden İstanbul’u inşa ve ihya ederek yolumuza devam edeceğiz. Sadece 21 yılda milletimizin asırlık eksiklerini tamamladık. Hayal edilen nice eserleri ve projeleri gerçeğe dönüştürdük. Elbette bu tarihi dönüşümden çalışma hayatımızda nasibini aldı.
Burada saymaya kalksak saatler sürecek nice düzenlemeyi, nice reformları sizlerle işbirliği içinde hamdolsun hayata geçirdik. Emekçilerimizin ücret ve çalışma şartlarını iyileştirirken işverenlerimizin hak ve hukukunu da korumaya özen gösterdik. Birileri gibi tamamen ideolojik sebeplerle işveren karşıtlığı yapmadık. Birileri gibi istihdam sağlayan yatırımcılarımıza düşmanlıkta yapmadık. Hep adaletten ve hakkaniyetten yana olduk. Hayata taalluk eden her konu gibi çalışma hayatı da zamanla yenilenmesi, güncel ihtiyaçlar çerçevesinde roferme edilmesi gereken bir alandır. Hukuk politikaları kurulumuz bünyesinde çalışma hayatımıza ilişkin mevzuat dağınıklığının giderilmesine yönelik bir çalışma yapıyoruz. Bireysel iş kanunlarına ve bireysel iş hukukuna ilişkin diğer kanunlarda yer alan düzenlemeleri tek bir temel iş kanunuyla bütüncül bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede ortaya çıkacak Türk İş Kanunu ile etkinliği ve verimliliği artırabileceğimize inanıyoruz. Hazırlıklarımızı tekemmül ettikten sonra inşallah bu meseleyi Meclisimizin ve kamuoyumuzun takdirine sunacağız” dedi.