Deutsche Bank raporuna göre Türkiye’de asgari ücrete yüzde 30 zam bekleniyor

Deutsche Bank, “Gelişmekte Olan Piyasalar 2025 Görünümü” raporunda Türkiye ekonomisine dair çarpıcı öngörülerde bulundu. Raporda, asgari ücretin 2024 yılı başında yüzde 30 oranında artacağı ve yıl içinde yeni bir düzenleme yapılmayacağı tahmin edilirken, enflasyonun 2024 sonunda yüzde 45’e, 2025 sonunda ise yüzde 25,4’e düşeceği öngörüldü.

Ekonomide yumuşak iniş ve büyüme tahmini

Raporda, Türkiye ekonomisinin yumuşak iniş sürecinde olduğu belirtilirken, 2023 yılı büyüme oranının yüzde 2,9 olarak gerçekleşeceği, bu oranın 2025 yılında yüzde 2,8 seviyesinde devam edeceği ifade edildi. Sıkı para politikalarının, tüketim ve yatırım talebini sınırlandırarak ekonomiyi 2025’in ikinci yarısına kadar potansiyelinin altında büyüteceği tahmin edildi.

Enflasyon ve asgari ücret artışı

Deutsche Bank, dezenflasyon sürecinin devam edeceğini belirterek, enflasyonun 2024 sonunda yüzde 45, 2025 sonunda ise yüzde 25,4 seviyesine gerilemesini bekliyor. Asgari ücretin yüzde 30 oranında artacağı varsayımına dayandırılan bu öngörüler, yıl içinde başka bir ücret düzenlemesi olmayacağına işaret ediyor.

Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) aralık ayında 250 baz puanlık bir faiz indirimi yapmasının beklendiği ifade edilirken, politika faizinin 2025 yılı sonunda yüzde 30’a kadar düşeceği tahmin edildi. TCMB’nin bu süreçte finansal koşulları kontrol altında tutmak amacıyla makro ihtiyati politikaları sürdürmeye devam edeceği de öne sürüldü.

Deutsche Bank, Türkiye ekonomisinde iç talebin 2026’dan itibaren toparlanacağını ve uzun vadeli büyüme trendine yaklaşacağını öngörüyor. Ancak, bu büyümenin sürdürülebilirliği için mali politikaların destekleyici bir rol üstlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Raporda, enflasyona yönelik riskler arasında iç talepte beklenenden yavaş azalma, mali desteklerdeki sapmalar ve asgari ücret artışlarının daha yüksek gerçekleşme olasılığı sıralandı.

Küresel baskılar ve piyasalar

Deutsche Bank, ABD’deki para politikası değişikliklerinin gelişmekte olan piyasalar üzerinde baskı yaratabileceğini vurguladı. Türkiye gibi ekonomilerin bu süreçten etkilenebileceği belirtilirken, özellikle ABD’nin para politikasındaki gevşeme veya gümrük tarifelerindeki değişikliklerin risk oluşturabileceği ifade edildi.

Raporda, Türkiye’nin ekonomide istikrar sağlama yolunda önemli adımlar attığına dikkat çekilirken, 2026’dan itibaren daha güçlü bir büyüme kaydedileceği öngörüldü. Ancak, uzun vadede sürdürülebilir bir ekonomi için enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam etmesi gerektiği, mali disiplinin korunmasının kritik olduğu vurgulandı.