Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Doğan Aydal, Suriye’de yaşanan gelişmelere yönelik yaptığı açıklamada, “Suriye’de savaş bitmemiş aksine yeni başlamıştır. Şu ana kadar kârlı çıkanlar Fırat’ın doğusundaki toprakları işgal eden YPG, PKK ve bağlantılı örgütler ile İsrail’dir. İsrail, fırsattan istifade, daha önce işgal ettiği Suriye’ye ait Golan tepelerinden Şam’a doğru “tampon” oluşturuyorum diyerek bir bölgeyi daha işgal etmeye başlamıştır.” dedi.
Suriye’de zalim Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte dengeler yeniden oluşurken, bölgedeki dış aktörler ABD ve İsrail başta olmak üzere dünyanın dikkati bölgeye çevrilmiş durumda.
Süreci başından beri yakından takip ettiklerini kaydeden Yeniden Refah Partisi’nin Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Doğan Aydal, Suriye’deki son gelişmelere ilişkin yaptığı yazılı açıklamada partisinin endişelerini ve Türkiye’nin dikkat etmesi gereken hususları ifade etti.
“Nasıl oldu da dört şehir savunmadan teslim edildi?”
Muhalif grupların rejimi devirmesiyle ilgili çarpıcı konulara değinen Aydal, şunları söyledi:
“On gün gibi son derece kısa bir zaman aralığında Suriye’deki önemli dört şehrin, Halep, Hama, Humus ve Başkent Şam’ın HTŞ kısaltma adıyla anılan örgüt tarafından ele geçirilişine şahit olduk. Basit internet bilgileri ile sadece Suriye Kara Kuvvetleri’nin en az 160.000 asker (2012), 4.640 Tank, 4.510 Zırhlı savaş aracı, 436 Kundağı motorlu topçu sistemi, 2.150 çekili topçu ve 650 çok namlulu roketatarı vardı. Hava kuvvetleri ise en az 60.000 personel 460 uçak, 201 Avcı uçağı, 134 Saldırı uçağı, 106 Nakliye uçağı, 69 Eğitim uçağı, 167 Helikopter ve 28 Saldırı helikopterinden oluşmaktaydı. Böyle bir güç, nasıl oldu da bu dört şehri savunmadan teslim etti. Bu durumu, daha önce Irak’ta olduğu gibi, sadece Suriye Genelkurmay’ındaki üst düzey etkili ve yetkili generallerin rüşvet karşılığı orduyu saf dışı bırakmasına mı bağlamalıyız. Ellerindeki uçak ve helikopterlerin kaynak kodları aracılığı ile durdurulmasına mı bağlamalıyız. Yoksa yenileştirdikleri tanklara takılan çipler aracılığı ile durdurulmalarına mı bağlamalıyız? Türkiye’nin geleceği için esas incelememiz gereken konulardan biri budur.”
“Bu örgütler güç paylaşımı için birbirine düşecek”
Aydal, Suriye’de zalim Esad rejiminin devrilmesinin ardından ortaya çıkan otorite boşluğuna ve bölgedeki örgütlerin konumlanışına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin çıkarları ve geleceğe ait doğru projeksiyon yapılabilmesi için incelememiz gereken bir diğer konu, Suriye’deki örgütler ve genel karakterleridir. İnternette ve bazı önemli haber ve istihbarat sitelerinden elde edilen bilgiler ışığında Suriye coğrafyasında toplam 82 örgüt bulunmaktadır. Bunlardan 28 örgütün selefi olduğu ve Vehhabiliği savunduğu da toplanan bilgiler arasındadır. Basın ve televizyonlarda Şam’a ilk girdiği söylenen örgüt, Hey’etu Tahrîri’ş-Şâm veya Şam Kurtuluş Heyeti, kısaca HTŞ, Suriye İç Savaşı’na katılan aktif bir selefi cihad örgütüdür. El Kaide ve El Nusra bu örgütün önemli destekçileridir. Örgütlere ait bilgiler ek listeler olarak bildiri sonunda sunulmuştur. Bu örgütlerin çok yakın bir zamanda güç ve parsa paylaşımı için birbirlerine düşecekleri de kuvvetle muhtemeldir”.
“Örgütlerin hepsi de farklı karakterlere sahip”
Bölgede hakim olan örgütlerinin her birinin farklı bir yapıya ve karaktere sahip olduğunun altını çizen Aydal, örgütlerin özelliklerini detaylarıyla anlatarak şunları kaydetti:
“Dikkat etmemiz gereken çok önemli husus da, bu örgütlerin hemen hepsinin farklı karakterlere sahip olmasıdır. Farklılıkları gösterebilmek için birkaç örnek verilecektir. Mesela, Suriye Ulusal Ordusu—Suriyeli Arap ve Türkmenlerden oluşmaktadır, Özgür Suriye Ordusu ve müttefikleri- Suriye ordusundan kaçan, ABD-İsrail ve bazı Arap Devletleri tarafından desteklenen subayların yönettiği bir örgüttür, Güney Cephesi-Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmakta ve El Nusra gibi örgütlere karşı tavır almaktadır, Suriye Türkmen Ordusu-Türk Milliyetçiliği ve Sünni İslam’ı öncelemektedir, Şam Cephesi-Sünni İslam’ısavunmakta olup, Ilımlı politikalar izlemektedir.
13. Fırka- Suudi Arabistan, Katar ve ABD tarafından desteklenmektedir. Bu örgüte Tank delicileri veren ülkenin de ABD olduğu söylenmektedir. Selahaddin’in Torunları Tugayı, Kürt, Türkmen, Alevi, Hristiyan ve Barzani taraftarı kişilerden oluşmaktadır ve bayraklarında hilal yanı sıra Haç vardır. Müslüman Kardeşler- Mısır merkezli olup, Sünni, İslamcı-hatta Şeriatçı olarak tanımlanmaktadır. Suriye’deki Müslüman Kardeşler- ılımlı Pan islamist olarak tanımlanmaktadırlar. Ceyş el-Muhacirin vel-Ensar-Arap ve Kafkas kökenli kişilerden oluşmaktadır. Ensaruddin Cephesi-Faslı, Çeçen, Rus ve Kafkas kökenli kişilerden oluşmaktadır. Ecned el-Kavkaz-genelde Lazkiye civarındaki ormanlık bölgeleri tercih eden Çeçenlerden oluşmaktadır.”
“Suriye’de savaş bitmemiş aksine yeni başlamıştır”
Suriye’de yaşanan süreçlere Türkiye’nin dahil oluşuna ilişkin endişelerini dile getiren Aydal, bölgede zemin olgunlaştıktan sonra Türkiye’yi de bölmeye çalışabileceklerini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Suriye’de savaş bitmemiş aksine yeni başlamıştır. Şu ana kadar kârlı çıkanlar Fırat’ın doğusundaki toprakları işgal eden YPG, PKK ve bağlantılı örgütler ile İsrail’dir. İsrail, fırsattan istifade, daha önce işgal ettiği Suriye’ye ait Golan tepelerinden Şam’a doğru “tampon” oluşturuyorum diyerek bir bölgeyi daha işgal etmeye başlamıştır. Golan tepelerindeki su kaynakları İsrail’in su ihtiyacının %15 kadarını sağladığından bu bölgeleri gelecekte geri vermemek için de elinden gelen her türlü gücü kullanacaktır. Bu karışıklıkta Türkiye’nin ne yapacağı henüz belli değildir. Ancak bütün bu planları yapanlar ülkemiz idarecilerini de yanlış yönlendirebilirler. Geçmişte Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır’ı bir tür kahramanlaştırıp Arap Dünyasında çok meşhur etmişler, Suriye ile birleştirerek Mısır-Suriye Arap Cumhuriyeti kurdurmuşlardı. Daha sonra Irak’ı, Yemen’i ve hatta Ürdün’ü bu birliğe katma çabaları olmuş ama bu hikâye Mısır için askeri, siyasi ve ekonomik olarak çok hüzünlü bitmişti.”
“Bu tuzağa düşülmemelidir”
Muhalefet Partisi olarak vazifelerinin Hükümetimizi uyarmak olduğunu belirten Aydal, “Bu planın bir benzerini Türkiye için de hazırlamış olabilirler. Önce, Suriye kuzeyinde Halep dahil, halen bulunduğumuz bölgeler ve Kürt bölgelerini ve ayrıca Kuzey Irak’taki Barzani’nin hüküm sürdüğü Kürt bölgelerini Türkiye yönetiminde bir federasyon çatısı kurarak birleştirmeye çalışabilirler. Bu durum, başlangıçta hükümetin siyasi bir zaferi gibi de görülebilir. Bu gerçekleştiğinde “Hadi Seçime Gidelim” söylemini de acilen dillendirip ömür boyu başkanlık hayalleri de kurabilirler. İşte bu tuzağa düşülmemelidir! Zira Emperyalist ve Siyonist güçler, bu muhtemel federasyon parçalarını Doğu ve Güneydoğumuzda yaşayan Kürt kardeşlerimizin genelde yaşadığı bölgelerle birleştirip Kürdistan ve Ermenistan oluşumu için zemini olgunlaştırıldıktan sonra ülkemizi de parçalayabilirler. Bu bölgedeki Fırat ve Dicle başta olmak üzere nehirlerimizin çok önemli olduğu ve geleceğin savaşlarının su savaşları olacağı da unutulmamalıdır.” dedi.