Yeniden Refah Partisi Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, İsrail’in Filistinli Müslümanlara yönelik saldırılarını değerlendirdi.
“Batı tipi sözde demokrasinin çekirdeğini oluşturan ABD ve İsrail’in, geçmişte Mısır’daki megalitleri (piramitleri) inşa ettiren ve “güç ve tahakküm” politikalarını merkezine alan Mısır firavunlarıyla aynı zihniyeti paylaştıkları son Gazze’deki gelişmelerle bir kez daha ortaya konulmuş oldu.” ifadelerini kullanan Bekin, İsrail’in Ortadoğu’yu uçuruma sürüklediğine dikkat çekerek, “İşgalci Siyonist İsrail’in, ABD yönetimini de arkasına alarak Gazze’ye top yekûn saldırı başlatması, şiddet ve güç kullanımında sınır tanımaması ve en nihayetinde kara harekâtı için fırsat kollaması Ortadoğu’yu içinden çıkılmaz kargaşa ve açmazın içerisine sokacak tehlikeli bir yöneliş olacağını vurgulamak isteriz.” dedi.
Hamas’ın siyasi kolu Kassam Tugayları’nın Aksa Tufanı operasyonuna dikkat çeken Bekin, “İşgalci İsrail’in son derece gelişmiş teknolojik donanımla Gazze’nin etrafını çevreleyen güvenlik duvarına rağmen Hamas mensuplarının “Aksa Tufanı” kapsamında duvarı aşarak İsrail içlerine kadar girmeleri ve daha da ötesi “Demir Kubbe” ile ortaya konulan “Güvenli ve Korunaklı İsrail” imajını füzelerle tahrip etmeleri karşısında bundan böyle Ortadoğu’da dengelerin artık eskisi gibi olmayacağını ortaya koymaktadır.” diye konuştu.
ABD’nin İsrail’e desteğine değinen Bekin, “ABD yönetimi Gazze bölgesinde yaşanan son gelişmeler üzerine, 51. eyaleti olarak gördüğü İsrail’in yanında duruş sergilemek ve olası dış saldırılara karşı caydırıcı unsur olarak Doğu Akdeniz’e en gelişmiş uçak gemisini hazır bulundurması ve ikinci uçak gemisini de yola çıkarması, Ortadoğu’da işgalci İsrail’in kısa vadedeki güvenlik kaygılarını gidermeye ve uzun vadede de kendi küresel güç çıkarlarını korumaya, dış müdahalelere karşı konumunu güçlendirmeye ve güvence altına almaya yönelik engelleyici önlemin bir sonucudur.” dedi.
ABD’nin Türkiye, İran ve Lübnan gibi ülkelere mesaj verdiğini vurgulayan Bekin, şöyle konuştu:
Türkiye’nin güçlenmesi yolunda engeller ortaya koyan, istikrarsızlık enjekte etmek üzere çeşitli senaryoları uygulamaya çalışan, Suriye’nin kuzeyinde yeni oluşumları oluşturan ve Türkiye içindeki üsleri yetmiyormuş gibi, dört bir tarafımızı kuşatmaya çalışan sözde müttefik ABD’nin, Doğu Akdeniz’de “USS Gerald R. Ford uçak gemisi grubunu konuşlandırması ve USS Eisenhower uçak gemisinin de yola çıkması sadece Gazze’ye yönelik bir hamle olmadığı ortadadır.
ABD, bu gemilerle bir bakıma Türkiye, İran, Lübnan gibi ülkelere mesaj niteliği taşımaktadır. Türkiye’ye ait bir SİHA’nın ABD güçleri tarafından iyi niyetten uzak ve müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan bir tutumla sözde ‘güvenlik kaygısı’ yaklaşımıyla Suriye’nin kuzeyinde düşürülmesinin akabinde Doğu Akdeniz’de, ABD’nin uçak gemileriyle ilgili yaşanan gelişmeleri de benzer şekilde ihtiyatla karşılamak gerekir. Bu açıdan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ‘fiili atış eğitimi’ kapsamında 16-20 Ekim tarihlerinde NAVTEX ilan etmesi çok doğru ve yerinde bir karardır.
Doğan Bekin başkenti Kudüs olan bir Filistin devlerinin kurulması gerekliliğine işaret ederek, “Sonuç olarak, Ortadoğu’da kalıcı barış ve siyasi istikrarın sağlanabilmesi amacıyla başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletin acilen tesis edilmesi, Filistinlilerin tüm meşru haklarının güvence altına alınması, uygulanmakta olan izolasyonların kaldırılması, adil, kapsamlı ve kalıcı çözümün sağlanabilmesi için Uluslararası toplum tarafından güçlü siyasi irade ortaya konularak somut eylem planının bir an önce harekete geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.” şeklinde konuştu.
Doğan Bekin sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
Filistin’e yönelik BM Güvenlik Konseyi tarafından İsrail aleyhine alınan kararların bir an önce uygulanması, Filistinlilerin ikili ve çok taraflı anlaşmalardan kaynaklanan hak ve menfaatlerinin korunmasının sağlanması büyük aciliyet kesp etmektedir. Sorunun salt Gazze ile sınırlı olmadığı açıkça ortadadır. Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da da Filistinlilere yönelik tecrit politikalarına bir an önce son verilmesi ve gayri meşru Yahudi yerleşim alanlarına son verilmesi ve buradaki durumun 1967 öncesine kavuşturulması gerekmektedir.
Mayıs 2000’de Ehud Barak hükümetini iktidardan eden Lübnan’daki gelişmelerde olduğu gibi, zaten kırılgan bir durumda olan Netanyahu hükümetinin de ABD desteğine rağmen artık ayakta kalmasının mümkün olamayacağı bir gerçektir. Siyonist İsrail Başbakanı, Gazze’de topyekûn bombalama, beyaz fosfor bombası kullanma gibi savaş suçları nedeniyle bir an önce Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanması gerekmektedir.