Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Suriye’deki gelişmeler ve bölgeyi etkileyen uluslararası planlar üzerine çok önemli uyarılarda bulundu. Amerika ve İsrail’in bölgedeki etkisini sert sözlerle eleştiren Erbakan, Suriye’deki olayların Türkiye ve İslam coğrafyasını tehdit eden “Büyük İsrail Planı”nın bir parçası olduğunu belirtti. Erbakan, bu planların yalnızca bölgedeki düzeni değil, uzun vadede Türkiye’nin güvenliğini de tehdit ettiğini söyledi.
Dr. Fatih Erbakan, Suriye’de etkin olan Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) örgütünün bağlantıları üzerine dikkat çekici ifadeler kullandı. HTŞ’nin IŞİD’den dönme bir örgüt olduğunu belirten Erbakan, bu yapıların Amerika tarafından manipüle edildiğini şu sözlerle ifade etti:
“HTŞ IŞİD’ten dönme bir örgüt ve IŞİD dediğimiz de aslında Amerika’nın örgütü. Bunların hepsi işin tiyatrosu. IŞİD’e terörist demesinin sebebi, PYD-YPG’ye destek verebilmek için IŞİD diye bir canavar oluşturdu. Onlara da arka plandan desteği veren Amerika’nın kendisi. Arkasından da dedi ki ‘efendim burada IŞİD var kafa kol kesiyor, işte insanları öldürüyor hilafeti ilan ediyor, bu aşırı örgütlere karşı, bu teröristlere karşı burada bir güç olarak benim PYD’yi-YPG’yi desteklemem lazım.’ Amerika hala aynı hikayeyi anlatıyor ve PYD’ye YPG’ye desteğimi devam ettireceğim diyo. Bunları eğitmesi donatması ağır silahlarla teçhiz etmesi hepsi bu IŞİD bahanesiyle yapıldı. IŞİD’i de aslında ortaya çıkaran kendileri. IŞİD’i bahane edip diğer planlarını yürütmek için”
“Suriye’nin bölünmesi Türkiye için büyük tehdit”
Erbakan, ABD ve İsrail’in Suriye’nin parçalanması üzerinden uzun vadeli bir plan yürüttüğünü söyledi. Bölgenin parçalanmasının sadece Suriye’yi değil, doğrudan Türkiye’yi de hedef aldığını belirten Erbakan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“E şimdi IŞİD’ten devşirilmiş IŞİD’ten dönüşmüş bir örgüt HTŞ. IŞİD ne kadar Amerika’nın kontrolünde ise HTŞ’nin de o derece de Amerika’nın kontrolünde olma ihtimalini görüyoruz ve bu sebeple de asıl olarak tabii gelişmelerden dolayı son derece endişeliyiz. Yani endişelerimizin bir tanesi şu; bir defa dış güçler Amerika-İsrail, Suriye’nin bölünmesini ve parçalanmasını istiyorlar. Aynen Libya gibi, Sudan gibi, Irak gibi ve Yemen’de de yapmak istedikleri gibi. Hatta Suriye’den sonra da Allah vermesin İran’ın, Türkiye’nin bölünmesi söz konusu. Bunu rahmetli Erbakan hocamız 92 yılında meclis konuşmasında adeta bir videodan izler gibi anlatmıştı. Şimdi bölünmesinin istenmesi yanında PYD-YPG aracılığıyla bir terör devleti kurulmak isteniyor. Terör devleti olması için her şeylerini sağlamışlar. Artık an meselesi.
Diğer taraftan İsrail Suriye topraklarından daha fazla işgalde bulunmak istiyor ve buna başladı. Golan tepelerini aldı, Şam’ın 25 km batısına kadar geldi, oradaki su kaynaklarını ele geçirdi. Diğer taraftan Şam’da işbirlikçi yani Amerikan ve İsrail işbirlikçisi kukla bir yönetim kurmak istiyorlar. Amerika’nın İsrail’in her zaman İslam aleminde yaptığı budur. Ve tabii ki İran’ın Suriye üzerinden Lübnan Hizbullahına gönderdiği desteğin kesilmesi, asıl en önemli hedeflerinden bir tanesi de bu. Şimdi bunların gerçekleşmesi demek Allah vermesin Suriye’nin bölünmesi arkasından sıranın Türkiye’ye gelmesi demektir. Irak bölünürken, Sudan bölünürken, Libya’da olaylar olurken, Mısır’da olaylar olurken ‘efendim ne diyorsunuz böyle şey mi olur Suriyeliymiş, İranmış, Türkiyeymiş’ diyorlardı ama Irak’tan sonra Libya’ya da geldi. Libya’dan sonra Mısır’a da geldi. Mısır’dan sonra Suriye’ye geldi. Şimdi bu silsile İran ve Türkiye ile devam ettirilmek isteniyor. Hepsinin de asıl hedefi tabii büyük İsrail’in kurulması. Suriye’nin kuzeydoğusunda bir terör devletinin kurulması bizim için çok büyük bir felaket olur.
En kötü düzen bile düzensizlikten iyidir. En kötü otorite bile otoritesizlikten daha iyidir. Özellikle İsrail’in en önemli planı kaos oluşturmak ve kaostan yeni bir düzen kurup kendi düzenini orada oturtmak. Müslüman ülkelerde sürekli bir kaos çıkartmanın peşindeler, o kaosun çıkabilmesi için de mevcut oradaki oturmuş otoritenin ortadan kalkması lazım. Libya’da bunu gördük, Irak’ta bunu gördük, Sudan da onu görüyoruz, Yemen’de de bunu yapmak istiyorlar ve Şii-Sünni olarak orayı da bölmek istiyorlar. Aslında fiilen de bölünmüş. Suriye’yi de bölüp parçalamak istiyorlar. Rahmetli Erbakan hocamızın ifadesiyle böyle parçalamak, yumuşak ve kolay yutulacak, yumuşak lokma haline getirmek ve böylece zamanı geldiğinde bu yumuşak lokmaları da kolayca yutabilmek… Bölgede bir İsrail gerçeği var, bir Büyük İsrail Planı var. Şimdi buna mani olabilmek bakımından bölgedeki otoritelerin, bir devlet otoritesinin, bir düzenli ordunun burada bulunması İsrail’i engellemek açısından önemli.
‘Esat çok iyi bir adamdı, hiç kimseye de zulmetmedi, keşke aynı yönetimiyle devam etseydi’ demiyoruz elbette. ‘Saddam Hüseyin de hiç suçu günahı olmayan bir adamdı, hiç kimseye zulmetmedi’ demiyoruz elbette. Ama şimdi Saddam Hüseyin’in heykelini deviren o Iraklı adamcağızın Amerikan televizyonlarında yayınlanmış belgeseli var internette. Diyor ki ‘Amerikalılar geldi, çok sevindim Saddam Hüseyin devrildi diye, büyük bir heyecanla coşkuyla heykeline halatı geçirdim indirdim ama elim kırılsaydı da indirmeseydim, Amerikalılar gelince bir şey getirecekler zannettik ama bizi perişan ettiler, can güvenliğimiz kalmadı, mal güvenliğimiz kalmadı, ülke 3’e bölündü, hiçbir şey eskisinden daha iyi olmadı’ diyor. Şimdi bizim endişemiz burada da benzer bir tablonun çıkması ile ilgili.’’
“Zafer kutlamak için erken”
Türkiye’nin Suriye operasyonlarının sonuçlarını değerlendiren Erbakan, zafer söylemlerine temkinli yaklaştığını belirtti:
“Bir çözüm olup da belki Esad’la bu durumda masaya oturulduğunda hem oradaki etnik kökenden çeşitli gruplarında yer aldığı kapsayıcı kucaklayıcı bir yeni yönetimin oluşturulması, daha demokratik bir sistemin oluşturulması yönünde keşke ikna edilebilse ve keşke böyle bir yöntem izlenseydi.
Uzun zamandır oturmuş belli bir tabanı olan, belli bir kurumsal yapısı olan rejimlerin, sistemlerin böyle apar topar devrilip çil yavrusu gibi dağılması ve arkasından da bölge ülkelerinin bölünüp parçalanması konusuna mesafeliyiz ve endişeliyiz. Bunu ifade ediyorum çünkü Irak’ta da dediğim gibi hiçbir şey eskisinden daha iyi olmadı, Libya’da da hiçbir şey daha iyi olmadı.
İsrail tehdidini sayın Cumhurbaşkanı ifade etti. Biz de Yeniden Refah Partisi olarak evet doğru söylüyor dedik. İsrail tehdidi var çünk. Büyük İsrail Planı var. Bunu Milli Görüş 50 senedir anlatıyor. İsrail Şam’ın yanına kadar geldi. Golan Tepelerini ele geçirdi, oradaki büyük bir dağ var onu ele geçirdi. O dağdan topçu ateşiyle dahi Beyrut’u ve Şam’ı vurabilecek noktaya geldi. Bize daha da yaklaştı ve Esad’tan kalan bütün Suriye ordusunun donanmasını, toplarını, tanklarını, ağır silahlarını, cephaneliklerini, mühimmatlarını havaya uçurdu, yok etti. Böyle bir tabloda böyle, azgınlaşmış bir İsrail karşımıza geçtikten sonra tam tersine bizim hükümette bir mutluluk bir zafer durumu görüyoruz ve buna da şaşırıyoruz. Neyin zaferini kazandık oradan? PYD’yi çıkarttık mı? Yok! Halen orada tehdit olarak duruyor. Suriye’nin güneydoğusundan Amerikan askeri varlığını çıkarttık mı? Hayır! Halen duruyor.
E İsrail daha çok toprak kazandı, bize daha çok yaklaştı. İsrail Suriye’nin bütün mühimmatını ve donanmasını yok etti. İsrail daha da ileri gitti, daha da azgınlaştı, topraklarını genişletti, işgal ediyor Suriye’yi, böyle bir durumda biz neyin zaferini kutluyoruz bunu anlamakta zorlanıyorum gerçekten. Suriye’nin toprak bütünlüğü korunursa, üniter yapısı korunursa, PYD-YPG oradan çıkarılırsa, Amerikan askerleri çıkarılırsa, İsrail’in bu işgallerine dur denirse o zaman tamam bir zafer kazandık diyelim. Ama bunlar olmadan her şey geçmişten daha kötü bir noktaya gidecekse, İsrail daha çok toprak alacaksa, daha çok işgal yapacaksa, Amerika orada kalıcı olarak devam edecekse, PYD-YPG’ye bir terör devleti kurdurulacaksa o zaman biz neyin zaferini kutlayacağız bunu sorguluyoruz.”