Marmara Denizi’ni etkisi altına alan müsilaj krizi, her geçen gün daha ciddi bir boyuta ulaşıyor. Kocaeli’nin Gölcük ilçesi açıklarında yapılan dalışlarda, 20 metre derinlikte insan boyuna ulaşan müsilaj tabakası tespit edildi. Bu yoğun tabakanın, deniz canlılarını hapsederek ciddi çevresel tahribata neden olduğu gözlemlendi.
Değirmendere açıklarında yapılan incelemelerde, müsilajın denizanalarını hapsettiği, midyeleri kapladığı ve denizatları gibi bölgeye özgü canlıları olumsuz etkilediği rapor edildi. Uzmanlar, bu durumun Marmara Denizi ekosistemini tehdit ettiğini belirtti.
Yetersiz arıtma sistemleri
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Marmara Denizi’ne günlük 4,5 milyon metreküp kanalizasyon suyunun deşarj edildiğini ve bunun yalnızca %53’ünün ön arıtmadan geçirildiğini açıkladı. Büyükakın, bu durumun denizde azot ve fosfor birikimine yol açarak müsilaj oluşumunu hızlandırdığını vurguladı.
Büyükakın ayrıca, denize bırakılan kanalizasyonun %97’sinin İstanbul kaynaklı olduğunu belirterek Marmara’nın kapalı bir havza olmasından dolayı çevre illerden gelen kirliliğin de ciddi bir sorun yarattığını ifade etti.
Yetkililerden acil çağrı
Bilim insanları, hava sıcaklıklarının artmasıyla müsilajın daha da yaygınlaşacağına dikkat çekiyor. Marmara Denizi’nin korunması için etkin bir arıtma altyapısının tüm illerde hızla devreye alınması gerektiğini belirten uzmanlar, acil önlem alınmadığı takdirde çevresel yıkımın kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
2021 yılında hazırlanan 22 maddelik müsilaj eylem planını hatırlatan Büyükakın, evsel atık arıtma sistemlerinin öncelikli hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Büyükakın, “Kocaeli sahillerinden Marmara’ya bir damla bile evsel atık su bırakmıyoruz. Ancak Marmara, kapalı bir ekosistem olduğu için diğer illerdeki yetersiz arıtma sistemleri bu alanı doğrudan etkiliyor” diyerek koordineli bir çaba çağrısında bulundu.
Uzmanlar, Marmara Denizi’nin mevcut çevresel tehditlerle karşı karşıya olduğunu ve müsilajın tekrar yoğunlaşmaması için gerekli adımların ivedilikle atılması gerektiğini ifade ediyor. Arıtma sistemlerinin geliştirilmesi ve eylem planlarının eksiksiz uygulanması, bu çevre krizinin çözümü için hayati bir öneme sahip.