27 Şubat 2011’de hayata gözlerini yuman Prof. Dr. Necmettin Erbakan, ardında bir nesle ilham veren siyasi mücadele, sanayi hamleleri ve İslam dünyasını birleştirme ideali bıraktı. Milli Görüş hareketinin kurucusu olan Erbakan, yalnızca Türkiye’de değil, İslam dünyasında da bir çığır açtı. Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya idealleriyle geçen 85 yıllık ömrü, mücadele ve azmin simgesi olarak hafızalara kazındı.
29 Ekim 1926’da Sinop’ta dünyaya gelen Necmettin Erbakan, ağır ceza hâkimi olan babasının tayinleri nedeniyle farklı şehirlerde büyüdü. İlköğrenimini Trabzon’da tamamladı, ardından İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) girdi. Mühendislik eğitimi aldığı bu okulda, Süleyman Demirel ve Turgut Özal gibi isimlerle aynı dönemde okudu. Henüz 27 yaşında doçent unvanını kazandı ve Türkiye’nin ilk yerli motor üretimi olan Gümüş Motor Fabrikası’nı kurdu.
Siyasete Giriş ve İlk Mücadeleler
Bilim dünyasında büyük başarılara imza atan Erbakan, ülkesinin sanayi ve kalkınmada bağımsız olması gerektiğini düşünerek siyasete atıldı. 1969 seçimlerinde bağımsız milletvekili seçildi, ardından Milli Nizam Partisi’ni (MNP) kurdu. Ancak bu parti, 12 Mart 1971 muhtırasından sonra kapatıldı. Erbakan yılmadı ve 1972’de Milli Selamet Partisi’ni (MSP) kurarak mücadelesine devam etti.
1974’te CHP-MSP koalisyonunda Başbakan Yardımcısı olan Erbakan, en büyük hayallerinden birini gerçekleştirerek Kıbrıs Barış Harekâtı’nın mimarlarından biri oldu. Türkiye, onun cesur duruşu sayesinde Kıbrıs Türklerinin yok edilmesine engel oldu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) temelleri atıldı.
Refah Partisi İktidarı: ‘Milli Görüş’ Zirvede
1995 genel seçimlerinde, Refah Partisi Türkiye’nin birinci partisi oldu ve Erbakan Türkiye Cumhuriyeti’nin 23. Başbakanı olarak tarihe geçti. Ancak iktidarı uzun sürmedi. 28 Şubat 1997’de ‘post-modern darbe’ ile hükümetten uzaklaştırıldı. Refah Partisi kapatıldı, kendisine siyaset yasağı getirildi.
Ancak Erbakan, Müslüman ülkelerin birlik içinde olması için büyük bir adım atarak D-8’i (Gelişmekte Olan 8 Ülke) kurdu. Bu girişim, Batı’nın tek kutuplu düzenine karşı alternatif bir ekonomik ve siyasi model sundu.
Siyasi Yasaklar, Yeniden Mücadele ve Son Günler
1998’de aldığı siyasi yasak nedeniyle aktif siyasetten uzaklaşsa da, Milli Görüş hareketi devam etti. Saadet Partisi ile yoluna devam eden Erbakan, 2010 yılında tekrar genel başkan seçildi. Ancak sağlığı giderek kötüleşti.
27 Şubat 2011’de, solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle vefat etti. Fatih Camii’ndeki cenaze namazına milyonlar katıldı. Mezarına, Kudüs’ten, Aliya İzzetbegoviç’in mezarından ve Türkiye’nin dört bir yanından getirilen topraklar serpildi.
Erbakan’ın Mirası: Yaşayan Bir Dava
Erbakan, Batı’ya karşı milli ve bağımsız kalkınmayı savunan bir liderdi. Neoliberalizmin ve küresel sömürünün ipliğini pazara çıkaran bir dava-fikir adamı ve lider olarak, yalnızca Türkiye için değil, tüm İslam âlemi için bir umut oldu.
Bugün, onun sesinin yankıları hâlâ duyuluyor. O, yalnızca bir siyasetçi değil; Kıbrıs’ı kurtaran lider, Türkiye’yi sanayileştiren mühendis, İslam dünyasını birleştirmek için çabalayan bir mücahitti. O, Milli Görüş’ün lideri ve Türkiye’nin öz evladıydı