Bir yılı aşkın süredir Gazze’yi havadan bombalayan işgalci İsrail ordusu, iş kara harekatına gelince tökezledi. Orduda muhalif sesler yükselmeye başladı, askerler korkudan savaşmayı reddetmeye yöneldi. Son olarak 130’dan fazla İsrailli yedek asker, Gazze ve Lübnan’da daha fazla görev yapmayı reddeden bir açık mektuba imza attı.
9 Ekim’de Vilk ve 130’dan fazla İsrailli yedek asker, Başbakan Benyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’a hitaben bir açık mektup yayımladı. Mektupta, 101 esirin geri getirilmesi ve savaşın sona erdirilmesi için bir anlaşma imzalanmadıkça görev almayı reddettiklerini bildirdiler. Mektupta şu ifadeler yer aldı: “Bazılarımız için kırmızı çizgi zaten aşıldı, bazılarımız için ise hızla yaklaşıyor: Kalbimiz kırılarak, hizmete geri dönmeyeceğimiz günler kapıda.”
Geçen yılın 7 Ekim’indeki Aksa Tufanı’ndan sonra, 28 yaşındaki yedek asker Yotam Vilk askere çağrılmadığı halde gönüllü olarak savaşa katıldı. O zamandan beri İsrail ordusunda Gazze’de 230’dan fazla gün görev yaptı.
Şimdi, görevini tekrar yapmayı reddediyor ve bu karardan dolayı herhangi bir sonuçla yüzleşmekten korkmadığını, “zaten İsrail için çok şey feda ettiğini” söylüyor.
‘Kırmızı çizgi aşıldı’
Amerikan CNN televizyonuna konuşan Vilk, görevden döndükten sonra İsrail hükümetinin savaşı sona erdirme konusunda isteksiz olduğunu gördüğünü belirterek, Gazze’deki yıkımın, Filistinlilerin ve İsrailli rehinelerin yaşamlarının giderek zorlaştığını dile getirdi.
Bu yaz Gazze’deki ikinci görevinin ardından, bir kez daha çağrılması halinde geri dönmeyeceğine karar verdi.
Vilk, İsrail hükümetinin Batı Şeria’daki yerleşimleri genişletmeye verdiği destekten ötürü, Netanyahu’nun Gazze’de yeniden yerleşim olmayacağı yönündeki açıklamalarına güvenmediğini ifade ediyor.
Vilk’in yaşadığı bu güvensizlik, yalnızca kendisiyle sınırlı değil. Bir diğer yedek asker, 28 yaşındaki Max Kresch, Lübnan sınırında Hamas’a destek sözü veren Hizbullah ile çatışmalarda 66 gün görev yaptı.
Kresch, aralık ayında evine döndüğünde, yaşadığı psikolojik yıkımla derin bir depresyona girdiğini belirtti. Görev süresince karşılaştığı bazı askerlerin dini güdülerle savaşı desteklemesinin kendisini son derece rahatsız ettiğini ifade eden Kresch, “Bazı askerler için bu savaşa katılmak dini bir görevdi,” diye ekledi.
Kresch, savaşın başlamasından bir yıl sonra, İsrail’in hala esir takası anlaşmasına varamamasının, Netanyahu’nun savaşı kendi siyasi çıkarları için kullanmak istediğine dair kaygılarını arttırdığını belirtiyor.
Netanyahu’nun son olarak Güney Lübnan’a yönelik “savaşın bir sonraki aşaması” olarak tanımladığı askeri harekatın, Hizbullah’ı hedef almasına rağmen, Kresch gibi pek çok yedek asker bunun Gazze ve esirleri kurtarma çabalarını tehlikeye attığını düşünüyor.
Bir başka yedek asker, bu savaşın sonu olmayan bir savaş haline dönüştüğünü belirtiyor. Son dönemde, İsrail’deki savaş karşıtı hareketin giderek güçlenmesine neden oluyor.
İsrail hükümetinden tepki
İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, mektuba imza atan yedek askerlerin gözaltına alınması gerektiğini savunarak “Ordu içinde ne sağ ne soldan ret hakkı yoktur,” açıklamasında bulundu.
Kresch, mektubun yayınlanmasının ardından, bir hafta içinde üst düzey bir subay tarafından arandığını ve geri adım atmadığı takdirde yedek görevine tekrar çağrılmayacağını öğrendiğini belirtti.
Kresch, kendisine yöneltilen bu “geri adım atma” çağrısına rağmen, “Netanyahu ile bu güveni onarmak imkânsız, yeni gelecek liderlerin ise çok işinin olduğunu düşünüyorum,” dedi.