Yeniden Refah’tan elektrik zammına sert tepki: “Devlet de millet de dağıtım kartellerine çalışıyor”

Yeniden Refah’tan elektrik zammına sert tepki: “Devlet de millet de dağıtım kartellerine çalışıyor”
Yayınlama: 08.04.2025
A+
A-

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, elektrik ve doğalgaz gelen fahiş zamları eleştirerek, “Millet olarak ya karanlıkta kalacağız ya da bir avuç imtiyazlı holdingin elektrik dağıtım firmalarına çalışacağız. Yıllardır, devlet, bu dağıtım firmalarının sözde zararlarını sübvanse ediyor. Devlet de millet de dağıtım kartellerine çalışıyor. Yapılması gereken bellidir: Doymak bilmeyen dağıtım firmalarını beslemek yerine, dağıtım işini yeniden devletleştirmek.” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcı Suat Kılıç, partisinin MYK toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Kılıç, hem Türkiye’nin iç siyasetinde yaşanan gelişmelere hem de dış politikadaki sürece dair konuştu.

“Trump’ın Hevesi Kursağında Kalacak”

Kılıç, konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözlerine çok net ifadelerle karşı çıktı:

“ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik yorum ve yaklaşımlarını irrasyonel ve rahatsız edici buluyoruz. Rahip Brunson hatırlatmasını ise ayrıca tehditkâr ve küstahça yaklaşım olarak görüyoruz. Türkiye, ABD’nin Büyük İsrail Projesi’ne destek vermeyecek, bunun gibi açık ve örtülü tehditlere teslim olmayacaktır. Amerika’nın elma şekeri Siyonistler için şeker, bizim için zehirdir. Gazze’yi işgal planına Türkiye’yi de dahil etme hevesi Trump’ın kursağında kalacaktır. Gazze Şeridi, Trump’ın dediği gibi değerli bir gayrimenkul değil, Filistinliler’in öz yurdudur. Trump’ın havuçları İsrail’e, sopası İslâm alemine. Altını çizerek söylüyorum; Trump sadece Siyonist katil Netanyahu’nun dostudur, bizim değil.”

İktidara Kıbrıs Tepkisi: “Aksakallılar Nerede?”

Kılıç, Türk Devletleri Topluluğu’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusundaki ilgisizliğine dikkat çekti:

“Kazakistan, Rum Kesimi’ne büyükelçilik açtı, büyükelçi atadı. Türkiye’den çıt çıkmadı. Türkmenistan, Rum Kesimi’ne büyükelçilik açtı, büyükelçi atadı. Türkiye’den çok çıkmadı. Nerede bizim Aksakallılar? Nerede Türk Devletler Topluluğu? Göz bebeğimiz… Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Türkiye dışında bir tek Türk Devleti temsilcilik açmamışken, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne bu ilgi neyin nesi? Bu yaşananlar; Kıbrıs Fatihi Necmettin Erbakan hocamızın da, dönemin başbakanı Merhum Bülent Ecevit’in de, KKTC’nin kurucu iradesi merhum Rauf Denktaş’ın da kemiklerini sızlatıyor. Türk tarafında İsrail firmalarınca onlarca gayrimenkul projesinde, binlerce konut üretilirken, Rum tarafında Türk büyükelçilikleri yükseliyor. Ada’da neler oluyor? Türkiye durumun farkında mı? Tepki göstermeyecek miyiz? Türk Devletler Topluluğu’nu harekete geçirmeyecek miyiz? Ey Aksakallılar Konseyi neredesiniz?!”

“Devlet de Millet de Dağıtım Kartellerine Çalışıyor”

Kılıç, enerji zamlarına da sert bir dille tepki gösterdi:

“Bu arada zam yağmuru da devam ediyor… Elektrik fiyatlarına konutlar için yüzde 25, doğalgaza sanayi sektöründe yüzde 20 zam geldi. 1 Şubat sonrası için 5000 kwh üzeri yıllık tüketimden sübvansiyonun kaldırılması yüzde 150 fiyat artışına tekabül ediyor. Şimdi de ayrıca yüzde 25 zam. Millet olarak ya karanlıkta kalacağız ya da bir avuç imtiyazlı holdingin elektrik dağıtım firmalarına çalışacağız. Yıllardır, devlet, bu dağıtım firmalarının sözde zararlarını sübvanse ediyor. Devlet de millet de dağıtım kartellerine çalışıyor. Yapılması gereken bellidir: Doymak bilmeyen dağıtım firmalarını beslemek yerine, dağıtım işini yeniden devletleştirmek. Dağıtım devletteyken elektriğe zam yapılmayan yılları yaşadık. Dağıtım ağları özelleşti, elektrik zamlarına yetişmek imkansız hale geldi. Devletleştirin elektrik dağıtım ağlarını, bitsin bu zamlar, sübvansiyonlar!”

“Siyonist Sermayeyi Boykot Edin”

Boykot çağrıları konusunda hem iktidarı hem muhalefeti eleştiren Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

“Bir de boykot meselesi var. İktidar marketleri boykot ederek enflasyonu düşüreceğine, muhalefet ise şirketleri boykot ederek siyaseti dizayn edeceğine inanıyor. İkisi de yanlış.
Doğru olan; milli firmaları, yerli markaları boykot etmek yerine; Gazze’yi cehenneme çeviren siyonist sermayeyi boykot etmektir. İktidarıyla, muhalefetiyle, hep birlikte. Gazze’yi bir gayrimenkul projesi olarak görenlerin kahve markalarını, hamburger firmalarını, kolalarını, deterjanlarını boykot edecek miyiz? Olay budur. Doğruya doğru, yanlışa yanlış.”

DEM Parti-Erdoğan Görüşmesi: “Ne Olacaksa Olsun”

Kılıç, teröristbaşı Öcalan sürecinde DEM Parti’nin değil devletin muhatap alınması gerektiğini belirterek şu şekilde konuştu:

“DEM Parti-AK Parti görüşmesi artık yapılmalıdır zamanı gelmiş de geçen bir görüşmedir. Gölge boksuna artık son verilmelidir. İmralı sürecinin hükümet neresindedir, sayın Cumhurbaşkanı bu sürecin neresindedir, ne ölçüde destek vermektedir? Bunu artık toplum olarak görmek mecburiyetindeyiz. Vekaletler yoluyla yürütüldü bu zamana kadar görüşmeler. Toplumu ve kamuoyunu DEM Partililer bilgilendirdi. Sayın Cumhurbaşkanı artık muhatap alsın, görüşsün, tavrını ortaya koysun. Ne olacaksa olsun. Terörsüz Türkiye’yi kim desteklemez. Terörsüz Türkiye’yi tabii ki biz de destekliyoruz ama Terörsüz Türkiye’nin maliyeti ne olacak? PKK biterken PYD/YPG bitecek mi yoksa bize PKK bitti havucu uzatılırken öte yandan Suriye ordusu PYD/YPG’nin silahlı unsurlarına mı teslim edilecek?

Biz terör örgütü bitti diye sevinirken yanı başımızda, komşumuz Suriye’de bir terör devletiyle mi karşı karşıya kalacağız? DEM Partililer şartlar öne sürmeye devam ediyor. “Süreç ilerlemedi, kısır kaldı, bir şey doğurmadı” diyorlar. Demek ki bir doğum beklentileri var. Bekledikleri doğum nedir? Sancısı ne şekilde ve kimler tarafından çekilecek bunu görmemiz lazım. Cumhurbaşkanı DEM Parti ile görüşsün ve PKK bu işin neresinde, PYD/YPG bu işin neresinde, Öcalan bu işin neresinde herkes göreceğini görsün. Devlet bu işin neresinde biz bunu görmek istiyoruz. Eğer bir süreç yaşanacaksa devlet bu işin merkezinde olmak ve elini açık tutmak mecburiyetindedir.”

Özgür Özel’e Yanıt: “Cunta Sözü Abartılı”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “cunta” açıklamalarına da değinen Suat Kılıç, bu nitelendirmenin yanlış olduğunu belirtti:

“Özgür Özel’in ‘cunta’ açıklamaları abartılı ifadelerdir. Evet Türkiye’de adalet rayından çıkmıştır, adaletsizlikler yaşanmaktadır. Ama hal böyleyken seçilmiş bir hükümete meclisteki meşruiyete rağmen ‘cunta’ denilmesini doğru bulmuyoruz. Sayın Özgür Özel de bu ifadelerinden dolayı sanıyorum ki pişmandır. Elbette bu adliyede ve yargıda her şeyin yolunda olduğu anlamına gelmiyor. Kantarın topuzunu kaçırmamak lazım. Cunta başı dediğiniz Cumhurbaşkanı ile birkaç ay önce normalleşme için birbirinize ziyarette bulundunuz. Siyasetin rotası bu kadar kırılgan olmamalı. Partilerin ve liderlerin birbirleriyle tokalaşabilme konuşabilme zeminini yitirmemesi lazım. Yukarıda kamplaşma bu boyutlara ulaştığında toplumda daha derin ve büyük ayrışmalar yaşanabilir.”

23 Nisan Çağrısı: “Bayramlar Ayrışma Değil, Barışma Zamanıdır”

Kılıç, 23 Nisan resepsiyonunu bir fırsat olarak işaret etti:

“Önümüz 23 Nisan. Sayın Cumhurbaşkanı ve Özgür Özel arasında bu husumet umarım 23 Nisan bayram resepsiyonu vesilesiyle sona erer. Dini bayramlarda bile partiler birbirinden ayrıştırıldı. Bayramlaşmaya değen ve değmeyen partiler şeklinde kategoriler yapılması son derece yanlıştı. Bunu maalesef kendilerini büyük parti kategorisinde görenler yaptı. Herkese bayram barışma için vesiledir nutkunu çekerken kendileri bayramlaşmada kapılarını kapattılar. Kapılarını şimdiye kadar sıkı sıkıya kapattıkları DEM Parti ile bayramlaştılar, birbirleri ile bayramlaşmadılar. Bu yaklaşımlarla Türkiye siyasetini dizayn etmek mümkün değil!”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.