Süresiz nafaka tartışmaları devam ediyor. Vatandaşlardan süresiz nafaka uygulamasına büyük tepki var. İşte okur yorumu:
“Allah adâletli, mûtedil davranmayı, adâleti gerçekleştiren, hak sahibine hakkını sağlayan, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurmayı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderler, idareciler, askerî erkân ve müslümanlar olmayı, akrabaya yardım etmeyi emrediyor.” (Nahl sûresi, 90. âyet tefsiri)
Adem Armağan Kayseri Okur Postası/ Yeni Akit
Ömür boyu nafaka ödenmesine dair adaletsizlik ortadan kaldırılmalıdır. Nişanlı iken boşanan bekar erkek sürekli nafaka ödemektedir. Bu adaletsiz kanun uygulamasına son verilmesi gerekmez mi? Ağır psikolojik hastalığı olan raporlu bir kişi nafaka ödemek zorunda mıdır?
MADDE-176- Türk Medeni Kanunu Madde 176. Maddesi de nafakanın kaldırılması için, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi, taraflardan birinin ölümü, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılacağını düzenlemiştir.
Çocuklara bağlanan iştirak nafakasının bile bir süresi, bir sınırı olduğu halde yoksulluk nafakası adı altında bağlanan nafaka süresizdir ve ne gariptir ki boşanmada eşit kusur kararı verildiği halde erkek ömür boyu nafakaya mahkum edilmektedir. Bu yasanın çok az sayıda da olsa kadın mağdurları da mevcuttur. Kanunlarımızda yapılacak yeni düzenlemeler süresiz nafaka ödemeden kaynaklanan mağduriyetleri ortadan kaldıracak, tarafların hayata devam edebilme, yeni bir aile kurabilmelerine imkân verecektir. Duruma cinsiyetçi bakmak yerine objektif bakış ve insan kavramı üzerinden yorumlanması gerekmektedir.. Bu yasanın mağduru gençlerimiz haksızlığa uğramışlık sendromu yaşamakta ve bu gençler bir daha evlenmeyi düşünemeyecek hale getirilmekte ve bu adil olmayan yasa ve uygulamalar kadın-erkek düşmanlığı meydana getirmektedir . 20-30 yaşındaki gayet sağlıklı ve çalışabilecek durumdaki hiçbir kadın/erkek boşanma yüzünden yoksulluğa düşmez düşemez.
Bu yanlış olgu ve uygulamalar neticesinde insanlar mağdur olmaktadırlar. Bu durumun gerek anayasanın 49. maddesine, gerekse insan haklarına, gerek sosyal devlet anlayışına aykırı bir durum olduğu açıkça görülmektedir. Diğer taraftan, boşanmadan kaynaklanan bir nafaka alacağının varlığının belli koşullar altında nafaka borçlusunun veya nafaka alacaklısının yaşamı boyunca sanki mülkiyet hakkıymış gibi sürekli olması hak düşürücü süre ve zaman aşımı kavramlarının kabul edildiği bir hukuk sisteminde adalet duygusunu da zedelemektedir. Tarihin hiçbir döneminde hiçbir hukuk sistemi boşanan eşlerden biri yoksulluğa düşecek diye diğeri için ömür boyu sürebilecek yoksulluk nafakası yükümlülüğü öngörmemiştir. Dolayısı ile yoksulluk nafakasının süresiz uygulanmasının nedeni ahlaki ve sosyal gerekçelerle açıklanamaz.
SÜRESİZ NAFAKA TAKİP MECBURİYETİ GETİRİYOR!
Evlenmenin ve boşanmanın cezası ölünceye kadar olamaz. Evlendi ve boşandı diye ömür boyu bir insana yıllar boyunca, her ay para ödemek zorunluluğu genç bir erkeğin yeni bir aile kurmasını, yaşamını engellemek, tüm yaşamını ipotek altına almaktır. Geçimini asgari şartlarda sağlayan bir erkeği düşündüğümüzde özellikle kısa süreli ve çocuksuz evlilik durumunda, hakkaniyet bir insanı ömür boyu bitmeyen bir borç yükü altına sokmak olmamalıdır. Bu durum hukuki, manevi, maddi hiçbir bağı, hiçbir diyaloğu kalmadığı bir insan tarafından ömür boyu göz altında tutulmak, sürekli olarak gelirinin, gelir artışının, artık hiçbir hukuki ve manevi bağı kalmadığı, görmediği, sesini bile duymadığı, hatta ortak bir çocuğu dahi olmadığı bir insan tarafından takip edilme duygusu oluşturduğu gibi aynı şekilde ömür boyu her ay para yatırdığı, görmediği kadını takip etme gereği oluşturmaktadır..