Fatih Erbakan: Rekorlarla geliyoruz!

Fatih Erbakan: Rekorlarla geliyoruz!
Yayınlama: 23.02.2024
A+
A-

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, TV 100 yayınında önemli mesajlar verdi:

“Yeniden Refah Partisi, 5.5 ayda üye sayısını 260 binden 440 bine çıkarttı, 5.5 ayda büyük bir rekor kırdık, bu yüzde 70 büyüme demektir.  siz 200 bine yakın üye yaptığınız zaman, neredeyse 2 milyon insanla muhatap oluyorsunuz. Bu iki milyon insan, hatta Ak parti seçmeni bile, ‘Geçen seçimde iyi yaptınız doğru yaptınız, ülkenin bekası söz konusu idi, Cumhurbaşkanımıza destek oldunuz, ama bu seçimde, biz belediye başkanımızdan memnun değiliz. Dolayısıyla size oy vermek istiyoruz, bu nedenle aday çıkartın..’ diyor!”

 

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, TV 100 yayınında,  gazeteciler Erdoğan Aktaş, Başak Şengül ve Gürkan Hacır’ın sorularını cevapladı:

 

Biz Yeniden Refah Partisi olarak 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta Sayın Cumhurbaşkanımızın seçilmesi yönünde irade ortaya koyduk. Burada bizim burada önce bizim Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmamızın sebebi, bizim meşhur mutabakat metninin kabul edilmeyecek olmasıydı. Sonradan Sayın Cumhurbaşkanı bizi davet etti, bu mutabakat metninin kabul edilebileceğini ifade etti. Her iki partinin genel sekreterleri mutabakata imza attı. Biz de milletin faydasına bunlar yapılacaksa biz de size destek oluruz dedik. Sonrasında üzülerek ifade ediyorum, mutabakat metnindeki bizim taleplerimizin, bunlar milletin hayrına olan işler….

-Hep mutabakat metni mutabakat metni deniyor, siz neyi söz olarak almıştınız da olmadı? 

-Denk bütçenin yapılması, borçlanma olmaması ama maalesef 2024 yılı bütçesini hepimiz gördük, 2.65 trilyon lira bir açık var.  Muazzam bir açık. Milli kaynakların harekete geçirilmesi… Kaynak olarak şu anda maalesef zam, vergi, devlet varlıklarının satışı ve yeniden borçlanma dışında, hazinenin borçlanması dışında herhangi bir milli kaynağın harekete geçirildiğini maalesef görmüyoruz.

-Savunma alanında çok ciddi milli ataklar da var…

-Bunları tabii söylüyoruz, özellikle yeni bir gelişme olduğu için, bu Kaan uçağı da bizi son derece sevindirdi. Merhum Erbakan Hocamızın en önemli hayalleri, Türkiye’nin savunma sanayiinde, teknolojide, kendine yeten bağımsız büyük bir ülke olması. Bu alanda atılan adımları zaten her zaman takdir ediyoruz. Ancak bütçe açığımız, dış ticaret açığımız maalesef 100 milyar doların üzerinde ve ekonomik sıkıntılarımız var ve bunu da tabii, ifade ediyoruz.

-Başka (mutabakatla ilgili)

-Üretim, istihdam, ihracat ekonomisinin uygulanması…Ama maalesef şu anda borç, faiz, zam, vergi ekonomisi dediğimiz bir ekonomi modeli uygulanmaya devam ediyor. Dış ticaret açığının düşürülmesi…Üretimde yerli ara malları ve hammaddenin kullanılmasıyla dış ticaret açığının düşürülmesi.  Dış ticaret açığı maalesef rekor kırıyor, 100 milyar doların da üzerine çıkmış ki, dövizin de bu kadar patlamasının en önemli sebeplerinden bir tanesi bu. İlave zam ve vergilerden kaçınılması. Seçimden sonra maalesef zam yağmuru ve vergilerin artışına hep birlikte şahit olduk. Çiftçi, esnaf ve üreten kuruluşların faiz borçlarının silinmesi… Böyle bir şey olmadı maalesef. Bu borcun ve faizin altında eziliyorlar. Yap, işlet, devret modeli ile yapılan yatırımların; otoyol, havalimanı, köprü gibi bunların gözden geçirilmesi ve varsa haksız kazanç, gerekli tedbirlerin alınması. ‘Muhalefetin ciddi iddiaları var, bunların üzerine gidilmesi lazım.’ dedik.

-Bunlar olmadığı için mi uzlaşma sağlanamadı…

-Burada özellikle çalışanların ve emeklilerin gelirlerinin yoksulluk sınırlarının aşağısında olmamasının temin edilmemesi. 10 bin lira dediğiniz maaşla ev kirasını bile karşılamaları mümkün değil. Ev kendisini olsa bile masraflarını karşılaması mümkün değil. Açlık sınırının altında bir asgari ücret. Memurlar ve memur emeklilerimiz de, yoksulluk sınırının çok altında, yoksulluk sınırı 50 bin lira.

-Masaya oturduğunuzda ne konuştunuz?  Uzlaşılsaydı, etkileşim/ittifak olacak mıydı?

-Bütün bunların hepsi bir sepetin içine konuldu ve partinin yetkili kurulları tarafından değerlendirildi. Her birinin kendine göre bir önemi var, bir ağırlığı var. Mesela, kızınızı istemeye gelmişler… Damat adayına soruyorsunuz; işin ne mesleğin ne gelirin ne, namaz kılıyor musun, ailen kim…Bizim kızımızı alırsan Ankara’da mı, İstanbul’da mı oturacaksınız? Hepsini sorup, hepsini değerlendirmeye alıyorsunuz. Geliri olsaydı, namaz kılmaması sorun olmayacak mıydı veya İstanbul’da otursaydı üniversitesini sormayacak mıydık denilemeyeceği gibi,

-Benim kızımı isteyecek kişi, bunları ben öğrenmeden odaya giremez…O kadar inanılmaz bir siyasi gündem var ki.. AK Parti ile ne konuştunuz? 

-Oraya geliyorum. Gazze konusundaki iktidarın tavrına da eleştirilerimiz oldu.  Bu da yine ittifak kararımızın şekillenmesinde önemli etken oldu. Şimdi, tabii, bunlar bir yerde dururken, biz zaten bir rezerv ile bu konuya bakıyorduk. Çünkü Gazze konusu var, mutabakat metni var. Bunlara uyulmamış, biz bunların takipçisi olacağız, demişiz. Bunlar olmamış. E, bunun üzerine, geldiler. Sizin daha birkaç ay öncesinde ortaklık yaptığınız, ittifak yaptığınız, Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy istediğiniz Sayın Cumhurbaşkanı’nın görevlendirdiği insanlara, yok biz sizle görüşmüyoruz, gidin başka kapıya gibi bir toptancı yaklaşımla, toptan retçi bir yaklaşımla…

-Başka kapıya gidin mi dendi..

-Hayır, hayır, biz böyle  bir yaklaşımla yaklaşmak istemedik diyorum. Hani diyor ya ‘Bizim evimize bile giremez böyle birisi’ diye…Biz hayır, tamamen toptan retçi olamayız, sizinle masaya oturmak mümkün olmaz denilmez. Böyle bir birliktelik devam ederse, şu eleştirildiğimiz konularda iktidarın pozitif bir icraat yapmasına vesile olabilir miyiz? Birliktelik devam ederse, bu konularda olumlu bir adım atılmasına vesile olunabilir mi? Onların talebini toptan reddetmemek, kapıyı kapatmamak için masaya oturuldu. Ama oturulurken de bu rezervlerimiz son derece açık bir şekilde ortadaydı. Baktık ki, bu müzakereler sırasında; bir defa, millet bizim bu seçimde ittifak yapmamızı istemiyor. Nereden biliyorsun? Yeniden Refah Partisi, 5.5 ayda üye sayısını 260 binden 440 bine çıkarttı, 5.5 ayda büyük bir rekor kırdık, bu yüzde 70 büyüme demektir.  siz 200 bine yakın üye yaptığınız zaman, neredeyse 2 milyon insanla muhatap oluyorsunuz. Çünkü her insan doğrudan doğruya üye olacak hali yok. Bu iki milyon insan, hatta Ak parti seçmeni bile, geçen seçimde iyi yaptınız doğru yaptınız, ülkenin bekası söz konusu idi, Cumhurbaşkanımıza destek oldunuz, ama bu seçimde, biz belediye başkanımızdan memnun değiliz. Dolayısıyla size oy vermek istiyoruz, bu nedenle aday çıkartın.. AK Partili olanlardan bile bu çok yoğun bir şekilde duyuldu, Ak partili olmayanlardan da duyuldu. ikinci konu teşkilatımızın burada çok ciddi rezervinin olması. 14 Mayıs’ta da teşkilat karşıydı ama o zaman yüzde 60’ı karşıydı, şimdi yüzde 95’i karşı, Hayır, biz üzerimize düşeni kritik bir zamanda yaptık. Büyük de bir fedakarlık yaptık. Ama bu sefer artık, kendi gücümüzü göstermemiz lazım, kendi anlayışımızla belediyeler kazanıp, bu belediyelerde partimizin hizmet anlayışını göstermemiz lazım. Teşkilatımız ve milletimizin bu tavrı son derece önemli.

-Geçen seçimde ittifak yapmasaydınız oy oranınız daha fazla olurdu diye…

-Onu söyleyenler var, ama ben mühendis olduğum için önümde sayı olmadan tahminde bir yere varmak çok uygun olmaz diye düşünüyorum ama o da bir ihtimal tabii. Siz Yeniden Refah Partisi olarak, bu seçimi bir beka seçimi olarak görmüyoruz. Bir belediye başkanının icraatları dolayısıyla, bu ülke elden gidiyor söylemini ortaya koymak doğru değil. Belediyeler kanun yapamaz, anayasayı değiştiremez, Güneydoğu’da taviz veremez, Kıbrıs’ta taviz veremez, eğitim sistemini değiştiremez. Belediye başkanının yapacağı bellidir. Bir belediye başkanını Ahmet olması, Mehmet olması bir beka meselesi olamaz. Bir başka nokta; geçen seçimde komünist denilen, ateist denilen, solcusundan, sağcısından, muhafazakarından, sağcısından solcusundan karşı tarafta bir blok oluştu.  Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi için blok oluştu, ciddi bir ittifak oluşturuldu. Bu seçimde böyle bir ittifak yok. İstanbul’da Dem, Saadet, İyi Parti, Zafer Partisi kendileri giriyor. E, öyleyse bizim de bu tarafta ittifak yapmamız o kadar kritik bir önem arz etmiyor. Biz ittifaka girmeme, kendi adaylarımızı çıkarma şeklinde bir karar aldık.

-Biz CHP’nin yanında yer aldığımız zaman oylarımızda düşüş oluyor, dediniz. Ak Parti üst düzey yetkililerinden birinin de ‘Yeniden Refah Partisi bizim yanımızda olduğu için geçen seçimde o kadar oy aldı, görün bakın bu seçimde o kadar oy alamayacak” şeklinde bir beyanatı var. Siz ilk olarak Dodurga’da ikinci olarak dikkat çektiniz.

-Evet, Çankırı Dodurga. Dodurga’ya da selam gönderelim buradan.

-Şunu sormak istiyorum: Cumhur İttifakı’nda yer almamanızdan dolayı bu seçimde oy oranınız düşer mi?

-Bizim Cumartesi günü, 3 Şubat’tı ittifakla ilgili kararımızı açıkladıktan sonra, yani 22 Şubata kadar, 19 gün içinde üye sayımız 30 bin civarında artış gösterdi. Bu bizim partimizin bir rekoru. Biz bu seçimde sizi ittifakta görmek istemiyoruz, kendiniz müstakil olarak girin diyen insanların gerçekten de samimi olduğu ve bize teveccüh gösterdiklerini ortaya koyan önemli bir veri. Biz 6 aydır yükseliş trendindeyiz ama şu son süreçte daha da büyük bir ivme var. Tam tersi olsa, olur mu, biz sizinle Cumhur İttifakı’nda olduğunuz için girdik, girmediğiniz için üyelikten çıkıyoruz demeleri gerekirdi. Durum tam dersi. Şu anda 440 bin üyeye ulaştık.

-İyi Parti ile aynı gibi…

-İyi Parti 500 bin civarında., MHP 470 bin civarında. Biz seçime kadar 500 bini bulacağız, çünkü bu hızla devam etmesi halinde, son ivmeyi de dikkate katarsak, 500 bin, yani Türkiye’nin üye sayısı bakımından en büyük üçünçü partisi oluyor Yeniden Refah Partisi. Dolayısıyla biz ciddi bir sonuç alacağımıza inanıyoruz ve bu doğrultuda da çalışmalarımıza devam ediyoruz.  Gidişat bunu gösteriyor.

-İş neticede, siyasetin finansmanına dayanıyor. Kazandığınız belediye kadar partinizi yaşatıyorsunuz. Belediye alabilecek misiniz?

-Bir defa Şanlıurfa’da çok güçlü bir adayımız var. Favorisi seçimin. Yaptığı miting de, sahadaki durum da bunu açık bir şekilde gösteriyor. Elazığ’da, Rahmetli Ali Rıza Septioğlu’nun evladı Faruk Septioğlu, seçimde başa güreşiyor.

Bursa’da çok güçlü bir adayımız var. Eski Ak Parti Bursa İl Başkanlığı yapan. Samsun’da da yine çok ciddi oy potansiyeli olan bir adayımız var. Yine Düzce’de kıymetli sanatçımız Davut Güloğlu.. Düzce’de Karadenizlilerin çok olduğu bir yer. Tabii, Düzce’nin de seçmen sayısı çok olmadığı için oradaki çalışmayla tek tek. bire bir, ulaşmanız ve insanları ikna etmeniz mümkün. Orada da iddialıyız. Eskişehir’de Eski Valimiz Kadir Çalışıcı Bey, Milli Görüş tarihimizdeki en yüksek oyu aldıracak bir adayımız. Bingöl’de yine daha önce MHP’den de aday olmuş ve az bir farkla belediye başkanlığını kaybetmiş olan, bizim de geçen seçimde birinci sıra milletvekili adayımız olan Ziya Bey var. Bingöl’de yine iddialı olduğumuz bir şehir. Kütahya’da yüzde 10’un üzerinde merkezde oyumuz vardı 14 Mayıs’ta. Bizim (Türkiye geneli) anketlerde gösterilen yüzde 6-7.

Biz geçen seçimde 2.9 oy aldık, ikiye katlamış, bu orantıyla baktığımız zaman Kütahya’da da yüzde 25 demektir bu. Karabük Merkez’de de yüzde 10’a yakın bir oy aldık. Trende bakarsanız, Karabük’te de yüzde 20’nin üzerine çıkılmış demektir. Malatya’da da çok güçlü bir adayımız var. Hatta, geçen gün bir anket elimize geçti, yüzde 24 görünüyor bizim adayımız.

– İstanbul’la ilgili bir çalışma var mı? Yeniden Refah Partisi, İstanbul ve Ankara’da nasıl?

-İstanbul ve Ankara’da da iddialı bir şekilde seçimlere giriyoruz. Diğer bütün siyasi partiler gibi, hiçbir siyasi parti birisine kazandırmak ya da kaybettirmek için yola çıkmıyor. Bu onların kitlesine, şahsiyetine saygısızlık olur.

– İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile ilgili Murat Yetkin’in röportajı… İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın şansı yüksek dediğiniz yansıdı.

-Orada tabii, bir formal röportaj şeklinde olmadı. Ziyarete geldi, çay  sohbeti sırasında söylenenler bir sohbet ortamında  söylemiş… Biz aday çıkartmasak bile, 2019 sonuçlarında olduğu gibi seçimin favorisi Ankara ve İstanbul’da Sayın Yavaş ve Sayın İmamoğlu olacaktı, AK Parti adayının kazanma şansının daha düşük olduğunu biz gördük.

-Siz aday çıkarttığınız için Yavaş ve İmamoğlu’nun şansları mı azaldı? Doğru mu anlıyoruz?

-Şansını azaltmak için biz aday çıkartıyoruz tabii.. Yani biz, Milli Görüş belediyeciliğini getireceğiz…

-Siz hep kendi adaylarınızın kazanacağı iddiasıyla yola çıkıyorsunuz ama yarış hep Murat Kurum ve İmamoğlu arasında geçecek algısı var ya…

-Birkaç örnek vermek istiyorum, ben bile şaşırmıştım duyduğumda. 1984 seçimlerinde, Refah Partisi Şanlıurfa ve Van belediyelerini kazanıyor. Refah Partisi’nin o zaman, Türkiye geneli oyu yüzde 4, ANAP’ın Türkiye geneli oyu yüzde 45, Van’da ve Şanlıurfa’da ki, bunlar büyük iller, buraları alıyorsunuz. Bunu kim düşünebilirdi, kim tahmin edebilirdi, kim hayal edebilirdi? Türkiye genelinde yüzde 4 alan Refah Partisi, ANAP’ın rüzgarının bu kadar güçlü olduğu zamanda, Van’da ve Urfa’da seçim öncesinde kazanacağız dendiğinde gülenler oluyordur. Bu oldu. Bununla beraber 94 seçimlerinde Refah Partisi Ankara’da beşinci parti gösteriyorlardı. Ankara’yı Refah Partisi’nin aldığına günler sonra inanabildiler. İstanbul’da da 4. Parti görünüyordu, o seçimi de Refah Partisi aldı.

-O yıllarda Adalet ve Kalkınma Partisi yoktu.

-84’te Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bugünkü halinden daha güçlü, daha zinde ve daha çok oy alan bir ANAP vardı ve Van ile Şanlıurfa belediyelerini Refah Partisi aldı.

-Milli Görüş olarak dedim…

-O zaman da Milli Görüş’ten insanlar vardı orada. Rahmetli Özal, Milli Selamet Partisi’nden İzmir adayı olmuştu. Onlar da yine dindar, mütedeyyin insanlardı.

-İstanbul için hedefiniz kaç?

-İstanbul’da 1994’te olduğu gibi yüzde 24 ile seçimin kazanılabileceğini düşünüyorum. Çünkü çok bölünmüş, çok parçalı bir ortam var. Dolayısıyla burada öncekiler gibi yüzde 45, yüzde 50 oylara ihtiyaç olmadan, 25 ile 26 ile 27 ile seçim kazanılabilir. Sayın Cumhurbaşkanı, 94’te yüzde 24.5 ile belediye başkanı oldu diye hatırlıyorum.  O zaman da parçalı bir ortam vardı.

-Bu söylediğiniz rakamlar kamuoyu araştırmacılarında yok.

-Yüzde 4 alınan seçimde, Rahmetli Erbakan Hoca, teşkilatlarla toplantı yapıyor, Allah’a şükürler olsun, iktidara yürüyoruz diyor. O inançla hakikaten iktidara da yüründü. Dolayısı ile, şunu da söylemek istiyorum: Tersi de olabiliyor. DSP bir seçimde yüzde 22 aldı, sonra yüzde 1’e düştü. Bunu da tahmin edebilecek bir araştırmacı yoktu.

-O zaman terör örgütü başının Türkiye’ye getirilmesi vardı, oyları o yükseltti. Sonra ekonomik kriz oldu, oyları o düşürdü.

-Türkiye’de de son beş yılda çok yüksek enflasyon oranları var ama AK Parti böyle bir kayıp yaşamıyor. Bir de 22’den 1’e gelmesini tabii… Yüzde 15′ e düşebilirsiniz, Meclis dışı kalabilirsiniz ama yüzde 1’e düşeceğini kim tahmin edebilirdi? Yine Ak Parti’nin de kurulduktan kısa süre sonra 334 milletvekili çıkartması… Bunu da kimsenin tahmin etmesi çok kolay değildi. Biz tabii bu inançla devam ediyoruz.

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.