Aile Bakanı’na şikayet!

Aile Bakanı’na şikayet!
Yayınlama: 19.05.2024
A+
A-

Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’de doğurganlık oranının iyice düşmesinden şikayetçi olunca, Gazeteci Yazar Serdar Arseven’den “şikayet” yüklü bir yazı geldi.

Serdar Arseven, MİLAT Gazetesi’ndeki yazısında Aile Bakanlarının ve diğer yetkililerin şikayetle yetinmelerini ince göndermelerle eleştirdi.

Serdar Arseven, “DOĞURGANLIK DURMA NOKTASINDA!” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:

Aile Bakanlarımız “doğurganlık oranının” azalmasından ve nüfusumuzun hızla yaşlanmasından “şikâyet” ediyorlar.

Bir önceki Sayın Bakan, bu gidişle işlerin kötüye gideceğini çok veciz ifadelerle ortaya koymuştu.

Durumdan, “şikâyetçi” olmuştu.

Şimdiki Sayın Bakanımız  Mahinur Özdemir Göktaş da, doğurganlık hızının “nüfusun kendini yenileme eşiği olan”  2 nokta 1 seviyesinin altında olduğunu belirtmiş bir kez daha.

(Altında değil, çok çok altında… Aşağıda bir yerlerde TÜİK rakamını veririz kısmetse!)

Evet…

Kendileri de, “bizim gibi”, “şikâyetçi” durumdan.

O kadar  ki…

“Beka” söylemine yakın ifadeler kullanıyor haklı olarak…

Mesela, şöyle:

“Bu durum (yani doğurganlık oranının bu hallere gelmesi) sağlıktan ekonomiye, sosyal politikalardan çevre politikalarına kadar pekçok alanda değişimi ve riskleri (yani tehlikeleri) beraberinde getiriyor.”

“Tehlikenin farkında mısınız?” diyor yani Sayın Aile Bakanı.

Elbette, farkındayız!

Bir dönüp bakarsanız, Gazetemiz MİLAT’ta neşredilen “Tehlikenin farkında mısınız?” kıvamlı yazılardan epeyce hacimli bir kitap çıkacağını görürsünüz.

Ve canlı yayınlarda…

Hemen her programda bu meseleyi ele aldık, alıyoruz.

Sosyal medyadaki paylaşımlarımız derseniz…

Hep…

“Boşanmalar artıyor, evlenmeler azalıyor, doğurganlık dibe vurdu, nüfus hızla yaşlanıyor, bu durum da sadece sağlık, ekonomi, çevre alanlarında değil, savunma alanında bile tehlikeleri beraberinde getiriyor… Hal bu iken, Sayın Aile Bakanları sadece ‘ufak tefek durum tespitleri’ ile yetiniyor!” muhtevalı paylaşımlar…

Biz ne dersek diyelim, Sayın Aile Bakanları, ne kadar “şikâyet” ederlerse etsinler…

Bugün maalesef…

28 Şubatçıların  “istedikleri” oluyor.

Zira…

Onlar, uzun yıllar boyunca “Az nüfus, mutlu ülke!” propagandası yaptılar.

Hatta…

Hakimiyet dönemlerinde  nüfus plânlaması adı altında her şeyi yaptılar; vatandaşa beleşten “kısırlaştırma” hizmeti (!) bile sundular.

Biz, o zamanlar, şimdiki Sayın Aile Bakanımızın ifade ettiği gibi, nüfus artışını durdurmanın ülkeyi sıkıntılara sokacağını söyledik.

Tuzaklara dikkat çektik.

Çektik, çekiyoruz, Allah ömür ve akıl sağlığı verdiği müddetçe de dikkat çekeceğiz!..

 AİLE BAKANI’NIN YAPACAKLARI

Buraya kadar yazdıklarımızda “ufak bir haksızlık” payı da olmasın, aman.

Sayın Aile Bakanımız, doğurganlık oranının düşüklüğünden “şikâyet” etmekle kalmamış…

“ŞİKÂYET”lerin ortadan kalkmasın için neler yapacaklarını da anlatmış…

Yıl 2024…

Yaz tatili gelecek…

Meclis tatile girecek…

Şu olacak, bu olacak…

Neyse…

Biz Sayın Aile Bakanımızın açıkladığı  “doğurganlık hızını” arttırmaya yarayacak “Tedbirler Paketi”ne bakalım:

– Mevcut hukuki düzenlemelerin aile ve dinamik nüfus yapısını etkileyen gelişmeler çerçevesinde gözden geçirilmesi sağlanacak.

– Aileye yönelik riskleri ve ailenin iyilik halini ölçen “Aile Endeksi” oluşturulacak.

– Esnek ve uzaktan çalışma modeli ile mahalle tipi kreşler gibi uygulamalarla aileler desteklenecek.

– İsteğe bağlı sigortalı olan ev kadınlarının sigorta primlerinin bir kısmının Devlet tarafından karşılanmasına yönelik yasal düzenleme yapılacak.

– Aile yapısı ve hanehalkı büyüklüğünü gözeten sosyal konut projeleri gerçekleştirilecek.

X

Nasıl, “Tedbirler Paketi” heyecanlandırdı mı sizi?

Ben, özellikle ilk maddenin üzerinde durdum.

Mevcut hukuki düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesi?

Gözden geçirilmeler ne zaman biter acaba?

İcraat ne zaman?

Ne yapılacak; gençlerin bir kısmını “evlenmekten” alıkoyan “süresiz nafaka uygulaması”na son mu verilecek?

6284’e “balans ayarı” mı yapılacak?

Ne zaman yapılacak?

Bir başka madde;

“İsteğe bağlı sigortalı olan ev kadınlarının sigorta primlerinin bir kısmının Devlet tarafından karşılanmasına yönelik sosyal düzenleme yapılacak” maddesi.

Kadının ille de “dışarıda çalışmasını” teşvik eden bakış açısından, “Ev hanımlarının da sosyal güvencesi olmalı.” bakış açısına gidiş varsa, ne güzel.

Buna bir de…

“Evlilikte 30 yılı devirmiş hanımlara emekli olabilme kolaylığı”  maddesi eklense de…

Evliliklerin sürmesi teşvik edilse.

İŞ KÖTÜ YERLERE GİDİYOR!

 

Sayın Bakan’ın sıraladığı maddeler, hayata geçirilirse iyi olur amma velâkin sıkıntı o kadar büyük ki…

İş o kadar kötü yerlere gidiyor ki…

Radikal, çok radikal adımlar atmadan bu gidiş durdurulamaz!..

Durum anlatıldığından çok daha vahim zira!

Bir kere…

Sayın Bakanımız  Mahinur Özdemir Göktaş , doğurganlık hızının “nüfusun kendini yenileme eşiği olan”  2 nokta 1 seviyesinin altında olduğunu söylüyor ya…

Ne, 2 nokta 1’i efendim;

Durum çok çok daha kötü.

TÜİK’in ilan ettiği rakamlara göre, 2023 yılı nüfus artış hızı, binde 2 nokta 1 değil…

Binde 1 nokta 1!

 

Nüfus artış hızının seyri şöyle TÜİK rakamlarına göre:

2008: Binde 13.1,

2018: Binde 14.7,

2022: Binde 7.1,

2023: Binde 1.1

X

İşler anlatıldığından da fena yani!

Daha da fenası var aslında;

Bizde doğurganlık oranı,  “sıfır”a doğru büyük bir hızla yol alıyor ve nüfusunuz büyük bir hızla yaşlanıyor ya…

Ülkemizdeki “yabancı-kalıcı misafir” grupları için durum hiç de böyle değil!

Onlar “doğurganlıkta” çok başarılı!..

Böyle giderse, 30 sene sonra nasıl bir tablo ile karşılaşabiliriz, düşünmek bile istemiyorum!

X

“Demografi” deniyor ya…

“Demografik dengeler” meselesi…

Birilerine “Az doğurun bakayım!” denilemeyeceğine göre…

“Bizim” çok daha fazla “doğurmamız” gerekiyor!..

Bunun için de yukarıda belirttiğimiz gibi “çok radikal” adımlara ihtiyacımız var.

Ya da bazı yanlışlardan dönmeye…

Mesela..

Bakın, bir çoklarına “Ne alâkası var?” dedirtebilecek bir teklifte bulunmak istiyorum.

Naçizane tavsiye:

“12 yıl olan mecburi eğitim süresini, 5 yıla çekin ve görün bakın, üç beş yılda nasıl da toparlanmaya başlıyor nüfus işleri!”

Bunu yaparsak, gençlerin vaktinde bir mesleğe yönelmesini teşvik etmiş oluruz…

Bu kadar ipucu verdikten sonra…

Hâlâ “Ne alâkası var?” diyenlere, “bir telefon kadar” yakınım!

Ben zengin, yoksul ayırt etmem.

Bakan, sokaktaki vatandaş ayırt etmem.

Arayana dilimin döndüğünce anlatmaya çalışırım.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.