Fatih Erbakan’a yönelik iftira siyaseti! Bunlar daha fragman…

Yayınlama: 12.09.2023
A+
A-

Türkiye siyasetinde son dönemin önemli ve etkili siyasetçilerinin en başında kuşkusuz Yeniden Refah Partisi’nin lideri Dr. Fatih Erbakan geliyor.

Henüz 2018 yılında Siyasi Parti Kurmuş olmasına rağmen, 54 yıllık Milli Görüş Hareketi’nin lideri olduğunu kısa sürede ispat etti. Bu zaman aralığında öncelikle Milli Görüşün emektar ve ileri gelen isimlerini partisinde topladı.

Yeni katılımlarla birlikte, 2019 yılında Türkiye siyaset tarihinin en büyük kongresini 45 bin kişilik rekor katılımla gerçekleştirirken, 2022 yılında kendi rekorunu 63 bin kişilik kongre yaparak egale etti.

Siyasete nezaket ve zarafet getireceğiz söylemine kulak veren kitlelerin gönlünü hızla kazanarak, bırakınız yeni kurulan partileri, yıllanmış siyasi partilerin hayal bile edemediği 300 bin üye sayısına hızla ulaştı.

Partisini milli ve manevi değerlerin, hak ile batıl arasındaki mücadele eksenine bağlı kalarak yönetti. Bunu söylem bazında bırakmayarak, Türkiye’nin kazanımlarını kaybetmemek üzere katılmış olduğu Cumhur İttifakı’na girmesiyle ispat etmiş oldu.

Seçim sürecinde Ak Parti’nin uzaklaşmış olduğu Milli Görüş Prensiplerine söylem bazında yakınlaşmasını sağladı. İttifak görüşmeleri sürecinde, karşısında sıkışmış ve seçimi kaybetme endişesi yaşayan Ak Parti’ye bakanlık veya milletvekilliği pazarlığı ile değil, ülkenin bekası ve toplumun ihtiyaçları ile ilgili elzem gördüğü şartları yerine getirmek üzere bir mutabakat metnini kabul ettirerek, Ak Parti’nin vatandaşlarımıza önemli sözler vermesini ve imza altına almasını sağladı.

Son dönemde kurulan, başında Başbakanlık, Bakanlık, Belediye Başkanlığı yapmış isimler bulunan siyasi parti yöneticilerinin duyduğunda dizlerinin titrediği “seçimlere kendi ismi ve logosuyla girme” hususunda hiçbir tereddüt göstermeyerek, tüm teşkilatına ve seçmenlerine önemli bir liderlik örneği sergiledi.

Seçimlerin ardından yeni kurulmuş partilerin sıfır seviyesinde olduğunun ayan beyan ortaya çıkmasının baş aktörü oldu. Bu sıfırcı partiler, istifalar, birleşmeler, ayrılmalar ve kapanmalar ile kargaşa dolu günler geçirirken, Erbakan herhangi bir sıkıntı yaşamadan, yeni katılımlarla büyüyerek, TBMM çalışmalarını sürdürüyor ve Türkiye genelinde illeri ziyaret ederek yerel seçimlerin startını veriyor.

Erbakan, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde partisinin %2,9 oy oranı ve 5 milletvekili ile TBMM’de yer almasını sağlayarak gelecekte Türkiye siyasetinde baş aktörlerden olacağını toplumun tüm kesimlerine ispat etmiş oldu.

Ne olduysa bu noktadan itibaren Erbakan ismine ve Yeniden Refah Partisi’ne saldırılar hız kazandı. Sözlerime dikkat çekmek istiyorum. Az önceki cümlemde “saldırılar başladı” değil “saldırılar hız kazandı” yazdım. Ancak bir iddiada daha bulunuyorum “henüz Erbakan’a yapılacak itibar saldırılarının fragmanını izliyoruz”.

Bir lider düşünün, partisini kurduğu ilk gün “Kıbrıs ve Kudüs kırmızı çizgimizdir” diyerek siyonizme yumruğunu göstermiş.

Batıya parmak sallayarak “Türkiye’nin geleceği Avrupa Birliğinde değil D8 Birliğindedir” demiş.

“Ecdadımın kılıç hakkı olan Ayasofya Camii’ne turist gibi bilet alarak girmeyeceğim” demiş.

“Türkiye’nin derhal İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması gereklidir” demiş.

Kıymetli okurlarım, bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu sözleri süreç içerisinde değil, partisini kurmuş olduğu ilk gün ifade etmiş bir liderden bahsediyorum.

Hatırlayanlar mutlaka olacaktır, Erbakan’ın bu sözlerinin hemen ardından İstanbul Sözleşmesi’ne karşı toplumsal hareketler başladı ve Ak Parti’nin bazı milletvekilleri “okumadan imzaladık”, “biz bu sözleşmeyi nasıl imzalamışız” gibi özeleştirilerde bulundular.

Müteakiben iktidarın KKTC’yi ziyareti ve muhalefetin Kudüs mitingi İstanbul’da organize edildi.

Filistin Devleti’nin önemli temsilcileri, muhalefetin İstanbul’daki Kudüs mitingine katılmak yerine, aynı gün Erbakan’ın Sakarya’da düzenlediği “Özgür Kudüs Mitingine katılmayı tercih etti.

Peşi sıra D8 toplantılarının tertip edilmesine hep birlikte şahit olduk.

Erbakan’ın düzenlemiş olduğu D8 Kuruluşunu Anma toplantısının, Dış İşleri Bakanlığı’nın düzenlediği resmi D8 toplantısından daha çok ilgi gördüğüne de hep birlikte şahit olduk.

Bugün ülkemizde Ayasofya Camii ibadete açılmışsa, İstanbul Sözleşmesi’nden güzel ülkem kurtulmuşsa kabul edin veya etmeyin bu sürecin hem mimarı hem siyasi mühendisi Fatih Erbakan olmuştur.

Erbakan, Milli Görüş’ün içerisinde yetişmiş bir siyasetçi olarak; başta EYT’liler, öğretmenlik meslek kanunu, öğretmen atamaları, mülakatlar, liyakat sorunu, toplumsal beklentiler gibi birçok hususta milletinden yana tavır göstermiş bir siyasi lider.

Ekonomi politikaları, Dünya Sağlık Örgütü ve aşı olmayan aşılar, Tarım Politikaları, Fulbright ve milli eğitim, aile bütünlüğü, süresiz nafaka, LGBT+ gibi milli ve manevi değerlerimizi, kültürel yapımızı tehdit eden birçok konuya en yüksek sesle değinen tek siyasetçi.

Ak Parti’de siyaset yapan, dili tutulmuş sessiz çoğunluğun gür sesi olan Erbakan.

İşte tam bu noktada, Erbakan’ın Yeniden Refah ile gösterdiği başarıların hemen ertesinde bir iftira siyasetine uğradığını görüyoruz.

Erdoğan sonrası siyaset hesabı yapan ama “Erbakan” ismini duyduğunda dizleri titreyenler boş durmuyor.

Vatandaşa, koca koca kadroları, büyük büyük bütçelerine rağmen hiçbir çözüm önerisi sunamayan ana ve yavru muhalefet boş durmuyor.

Millete, yalan siyasetini öğretmiş olanlar boş durmuyor.

Sırtını küreselcilere, Siyonistlere dayamış olanlar boş durmuyor.

Bu milletin evlatları olmayan, vatansızlar da elbette görevini yapıyor.

Her biri gün be gün dozunu artırarak Erbakan’a ve Yeniden Refah’a saldırı dozlarını artırıyor. Erbakan’ın sözlerini cımbızla çekip, söylemediklerini söyletmek ise en çok başvurdukları yöntem.

Ama bir şeyi unutuyorlar, iftira siyasetini, itibar suikastını bu millet çok iyi tanıyor. Nereden mi? Aynı aciz güruhun Merhum Necmettin Erbakan’a yaptıklarından.

Millet, bugün “Erbakan Hoca meğer ne kadar haklıymış”, “30 yıl önce ne söylediyse bugün çıktı”, “bize Hocamızı yanlış tanıttılar”, “kıymetini bilemedik” diyorsa, bu iftira ve itibar siyasetinde tecrübeli olduğundandır.

Ne Erbakan, ne teşkilatı, ne de bu millet bir Erbakan’ın daha kaybedilmesine izin vermeyecektir.

Ancak yine de Erbakan’ın yol arkadaşları ve milletimiz bilmeli. Bu iftira ve itibar saldırıları elbette dozu artarak devam edecek. Henüz fragmanı izlediniz.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.