İslamcı Gençliğe-1

Yayınlama: 17.02.2025
A+
A-

İslamcı Gençler, İbrahimi bir mazhariyetle,asri nemrutların korkunç manevi ateşlerinde yanmayan Muhammedi goncalardır! Günümüz İslamcı Gençliğinin meseleleri, bu meseleler karşısında icra etmesi gereken fiiller noktasında, kendilerine fihrist kabilinden ele almaya çalışacağımız yazı serimize başlarken neden İslamcı Gençler diyoruz ilk olarak bu noktaya değinmeye çalışacağız.

İslam, insanı her zaman ve mekanda sahip olageldiği asli ve tabii, ruhi ve bedeni meyillerle tanır ve ona göre yönlendirir. Onun değişken ırki ve kültürel hususiyetlerine tali bir ehemmiyet atfeder. Beşeri, asıl değişmeyen hususiyetleriyle nazar-ı dikkate alıp emir ve nehiylerini bu keyfiyetlere istinad ettirir. Bu sebepledir ki; onun temel kaideleri her zaman geçerlidir ve alemşümul bir karakter taşır. Yani İslam her zaman ve mekanın insanına hitap etmek ve onu yaradılış gayesine uygun bir surette istikametlendirmek imkanını daima elinde tutar. Ayet-i Kerimeler, insan denilen varlığı mensup olduğu ırk ve kültür itibariyle değil, taşıdığı asli insaniyet cevherinin değişmez hususiyetleriyle muhatap alarak ‘İnsane…İnsane..’ diye terennüm eder. Bu yüzdendir ki, İslam’ın sinesinde muhtelif ırk ve kültürlere mensup topluluklar barınıp kaynaşmaktadırlar. Bu geçmiş asırlarda böyle olduğu gibi gelecekte de aynı kalacaktır. Zira İslam, gerçekten bir ‘’İnsanlık Dini’’dir. İnsanlar arasındaki temel tefriki, ırk ve kültür gibi basit ve mütehavvil unsurlara değil, ‘’iman’’ ve ‘’ küfür’’ gibi şahsiyetin bütün davranışlarına hakim iki temel saikine istinad ettirir. İnsanlar arasında, onların, akıl, his ve basiretlerini kullanmak suretiyle ulaşacakları iman,ahlak ve fazilet dışında hiçbir imtiyaz ve üstünlük kabul etmeyen, bunun dışındaki medar-ı tefrik hususiyetleri, tali addederek bütün beşeriyeti emir ve yasaklarında aynı ölçü ve mükellefiyetlere tabi tutan İslam, istikbalin dinidir! Bizimde yazımızı İslamcı gençlik hitabını kullanarak yazmamızın müsebbibi işte budur. Dünün kurtuluşu İslam’dı, bugünün kurtuluşu İslam ve yarının kurtuluşu yine İslam olacaktır.

İslam’ın özü edep ve cihaddır. Bu ümmet asırlarca bu iki mütemayiz vasıf sebebiyle izzetli bir hayat sürmüştür. İslamcı Gençliğin karşı karşıya bulunduğu meselelerden ilk işte bu edebin hakiki manada gerçekleşmesine vesile olan ‘’mürebbi’’ konusudur. Mürebbi, yani yol gösterip terbiye eden manasına gelmektedir. Hakikatte Cenab-ı Hak, ‘’RABB’’ ism-i şerifiyle de tesbit ve ifade edilmiş olduğu üzere, en büyük mürebbidir. Terbiyesini halk eylediği esbab ile çeşitli suretlerde tecelli ettirir ki, biz bunların maksad ve manası en bariz olanlar karşısında kaderin cilvesi deyip geçeriz. Sonra peygamberler ve evliyaullah hazretlerinden tutunuz da ana-babaya kadar çeşitli mürebbiler mevcuddur. Fakat insanoğlunun fıtratındaki menfiye aid temayülleri yok ederek onu hakka ve hayra sevk etmek hususundaki bütün bu müessirlerin yekun tesirlerine rağmen, neticenin pek de iç açıcı olmadığı meydandadır. Bu keyfiyet, insanların şer ve batıllara aid temayüllerinin kuvvetini ve bu temayüllerin bertaraf edilmesinin güçlüğünü açıkca orta koymaktadır. Filhakika Kainatın Fahr-i Ebedisi Efendimiz Hazretleri, İslam’ın yüce hakikatlerini beyan ve müdafaa eden bir zümrenin daima mevcud olacağını ifade buyurmuşlardır. Bu zümrenin faaliyeti, hiç şüphesiz terbiye mefhumuna dahil ve binnetice kendileri de mürebbidirler. Ancak bunların her devir için mevcudiyetleri hakkındaki garantiye, kifayetleri hususunda malik değiliz. İşte bu sebepledir ki mürebbiler her zaman ve mekanda mevcud olmakla beraber beşeriyeti tam manasıyla hayra ve hakka imale ettirmek hususunda çoğu kere kifayetsiz kalmaktadırlar. İşte bulunduğumuz zaman maalesef böyledir. Mürebbiler az ve imkanları mahduddur. Halbuki yılların ihmali ile zihni muhtevaları sakatlatılmış gençlerimizin ikaz ve irşadlarına aid ihtiyaç had safhadadır. Dikkat edilirse görülür ki, kendilerini bozuk düzenin gayya kuyularından az-çok kurtarabilmiş olan gençler, orkide çiçekleri gibi nadirdirler. Bunlar,menfi resmi telkinlerin anaforundan ancak muhitlerine yakın düştükleri mübarek mürşid ve mürebbilerden birinin himmeti ile kurtulabilmişlerdir. Kendi kendine Hazret-i İbrahim gibi eşya ve hadisatın tahlili suretiyle hidayete ermek, nadir fıtratlara mahsustur. Sair insanlar, mutlaka harici himmet ve alaka ile doğru yolu tutarlar. Bu mürebbi ihtiyacı, Yüce Allah’ın her kavme mutlaka bir peygamber göndermiş olmasıyla da teeyyüd olunmuştur. Binaenaleyh günümüzde Nuh(a.s)’ın gemisi mesabesinde olan mürşid ve mürebbilerin manevi terbiyesine girmek İslamcı Gençlik için lazımdır, gereklidir, elzemdir. İnşaallah diğer meseleleri ele alacağımız sonra ki yazımızda görüşmek duasıyla. Ve minellahi’t-tevfik.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.